AK Partili Kurtulmuş'tan 'İstanbul Sözleşmesi' açıklaması
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili "Bu anlamda toplumun büyük bir kesiminin hassas olduğunu biliyoruz. Bu hassasiyetleri de dikkatle takip ediyoruz, toplumun bizden beklentisinin de ne olduğunu biliyoruz." dedi.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Radyo Başakşehir'de yayımlanan "Gündem" programına telefonla katılarak Murat Çiçek'in sorularını yanıtladı.
LÜBNAN'DAKİ PATLAMA
Kurtulmuş, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta meydana gelen patlamayla ilgili soru üzerine, büyük bir felaket yaşandığını belirterek, Lübnan halkına başsağlığı diledi.
Ayrım gözetmeksizin Lübnan halkının yanında olduklarını ifade eden Kurtulmuş, "Yürek parçalayan, fevkalade hazin bir tabloydu. Farklı görüntüleri izleyince insan donup kalıyor. Bunun henüz ne olduğunu bilmiyoruz ama o kadar çok yanıcı maddenin öyle bir yerde bulunması, hayallerimizin üzerinde büyüklükte bir maddeden bahsediyoruz, belki bunun içerisinde bir takım kimyevi maddelerin de olma ihtimalinin farklı ülkeler tarafından kendi vatandaşlarına uyarı olarak yapılması, akıllara çok farklı ihtimalleri getiriyor." dedi.
Lübnan'ın 10 yıllar boyunca emperyalistlerin Orta Doğu'yu parselleme hevesi uğruna iç savaş ve çatışmalara sürüklendiğini hatırlatan Kurtulmuş, Lübnan halkı ayakları üzerinde durmaya başlamışken böyle bir patlamanın olmasının, ülkedeki pamuk ipliğine bağlı dengeleri alt üst edeceğinin altını çizdi.
Lübnan halkının, bu yıkımın sonuçlarından bir an önce kurtulmasını dileyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Burada bütün ülkelerin üzerine düşen zaten ekonomik kriz ve siyasi kaoslarla boğuşan Lübnan'ın bu trajediden bir an önce kurtulması için samimiyetle el atmasıdır. Biz Türkiye olarak amasız, fakatsız, hiçbir ön yargı içerisinde olmadan Lübnan halkının bu trajediden kurtulması için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu getirmeye hazırız. Bunun da bir insani ortak payda olması gerektiğini düşünüyorum. Allah kolaylık versin. Hakikaten zorun içerisinde çok daha zor bir evreye doğru Lübnan böyle bir patlamaya evrildi. Ümit ediyoruz ki arkasında bir terör saldırısı yoktur. Ama şu aşamada var ya da yok demenin mümkün olmadığı bir noktadayız. Ne olursa olsun, olsa da olmasa da böylesine büyük bir patlama, sonuçları itibarıyla gerçekten hazin sonuçlar ortaya çıkarabilecek bir potansiyele sahip. Allah kolaylık versin, Allah yardımcıları olsun. Biz de Türkiye olarak bütün gönlümüzle, imkanlarımızla yanlarındayız."
Kurtulmuş, Türkiye olarak bölgedeki bütün ülkelerin geleceğiyle ilgili yegane hedeflerinin, bu ülkelerin iç birlikleri ve bütünlükleri içerisinde daha ileriye gitmesi olduğunu vurguladı.
AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILMASI
Numan Kurtulmuş, Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla ilgili soru üzerine, 24 Temmuz 2020 tarihini hayatı boyunca unutmayacağını dile getirdi. Kararın ilk açıklandığı andan itibaren bir rüya içerisinde olduklarını ifade eden Kurtulmuş, çocukluk ve gençlik yıllarının bu mücadeleyle geçtiğini anlattı.
İbadete açılmasının ardından camide Fetih suresi ilk okunduğunda kendilerini tutamadıklarını belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bu, Allah'ın bir lütfuydu. Ama aynı zamanda on yıllar boyunca süren adanmış bir ruhla verilen mücadelenin de sonucuydu. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. Kararın bu noktaya nasıl geldiğini en iyi bilenlerden birisiyim. Gergef gergef işleyerek, yargının işini yargıya bırakarak, hiç tereddüt etmeden gerekli düzenlemeler için talimat vererek, yakın dönem tarihimizde muhteşem bir sayfanın açılmasına vesile oldu. Allah razı olsun. Çok açık söylüyorum, eğer Cumhurbaşkanımızın bu iradesi olmasaydı, böyle bir sonucun ortaya çıkması belki başka bir bahara kalırdı."
Babasının ezanın yeniden Arapça okunmaya başladığı gün yaşadıkları duyguyu anlattığını da aktaran Kurtulmuş, "Ezanın asli kimliğinden uzaklaştırılarak 'Tanrı uludur.' diye 18 yıla yakın okutulması, aslında Türkiye'nin kendi geleneklerinden, bu milletin geleneklerinden, dininden, diyanetinden bir şekilde uzaklaştırılması projesiydi. Ezanın aslına dönüştürülmesi de tekrar milletin inançlarıyla buluşmasıdır. Ayasofya meselesini ise şöyle görmek gerekir: Ayasofya'nın müze olması aslında Türkiye'nin tarihiyle arasına kopukluk konulması işiydi. Müze olmakla birlikte 500 küsür yıl orada cami olarak Fatih'in bize vasiyeti olarak, onun vakfiyesi olarak gelen Ayasofya-i Kebir Camisi 86 yıl boyunca müze oldu. Şimdi bu müzenin tekrar camiye döndürülmesi çok açık bir şekilde bu aziz milletin tekrar kendi tarihiyle barıştırılması meselesidir. Sıradan bir iş değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması sürecinin iyi hazırlandığının altını çizen Kurtulmuş, dış politika bakımından beklediğinden daha hafif tepkiler aldıklarını dile getirdi.
İlk tepki verenlerden birisinin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, Pompeo'nun "müstemleke üslubuyla" söylediği sözlere anında en üst perdeden cevap verildiğini kaydetti.
Avrupa ve diğer yerlerden bir takım cılız seslerin dışında ses gelmediğine değinen Kurtulmuş, şunları ifade etti:
"Meseleyi egemenlik meselesi olarak ortaya koymamız, aslında buradaki kilit noktadır. Yani birileri bunu Ortodokslukla Müslümanlığın arasında çatışma, Hıristiyanlık ve Müslümanlık arasında gerilim vesilesi haline getirebilirdi. Oradan çıkarabilmek için, bunda da çok başarılı olduğumuzu ifade etmek isterim, bunun Türkiye'nin kendi egemenliğini kullanma işi olduğunu, nasıl müzeye dönmesi meselesi Türkiye'nin kendi egemenliğiyle ilgili bir mesele idiyse asli kimliğine kavuşturulmasının da doğrudan doğruya sadece bizi ilgilendiren bir mesele olduğu uluslararası camiada çok üst perdeden anlatıldı. Anlamayanlara da 'Eğer anlamazsanız da bizim yapacağımız bir şey yok, biz bu istikamette yolumuza devam ediyoruz.' dendi."
Kurtulmuş, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi' nin açılmasıyla milletin büyük bir özleminin gerçekleştiğini belirterek, "Aynı zamanda Türkiye, 7 düvele biz egemenlik hakkımızı kullanırız, bunu da hiç kimseye sormayız' dedi." değerlendirmesinde bulundu.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılmasına yönelik eleştirileri ibretle izlediğine vurgu yapan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"İbretli izledik yani diyecek bir şey yok, yazıklar olsun. Dışarıdan birilerinin Ayasofya konusunda bir şeyler demesini anlarız ama içimizdeki bazı Bizanslıların bu şekilde tavır göstermelerini anlamak mümkün değil. Bırakın da bu millet, o ilk günün sevincini doyasıya yaşasın. İşte, 'Ayasofya bir takım ekonomik krizleri örtmek için açılmamalıdır, Ayasofya siyasete alet edilmemelidir' gibi söylemleri son derece yadırgadığımı, bu sözleri söyleyenlerin Ayasofya davasını anlamakta zorluk çektiklerini düşünüyorum. Türkiye'de çok büyük bir kitle Ayasofya'nın açılmasından haz duymuştur, keyif almıştır. Dindar olsun olmasın bu ülkeye bağlı olan birisi Ayasofya'nın 86 yıl sonra açılmasından haz duyar. Ama, fakat diyenleri tarih kaydetmiştir, gerektiğinde de bunun hesabını sorar."
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili bir soru üzerine şu değerlendirmede bulundu:
"Aile anlayışımızın güçlü olması bizim toplumumuzu ayakta tutuyor. Bunu zedeleyecek hususlara karşı dikkatli ve uyanık olmamız lazım. Aile dediğimiz kurumun güçlü bir şekilde sürdürülmesi lazım. AK Parti, ailenin maddi ve manevi yönden desteklenmesi için çok olumlu adımlar attı. Kadın ve erkek birbirini tamamlayan iki toplumsal aktör olarak ailenin içerisinde var olmak zorundadır. Aileyi önemsizleştiren, kadın ve erkeği birbirine rakipmiş gibi gösteren, toplumu cinsiyetsizleştirme çalışması içinde olan her türlü harekete karşı uyanık olmamız lazım. Bu anlamda toplumun büyük bir kesiminin hassas olduğunu biliyoruz. Bu hassasiyetleri de dikkatle takip ediyoruz, toplumun bizden beklentisinin de ne olduğunu biliyoruz. Aileyi ayakta tutan toplumların gelecekte daha güçlü olacağını ifade etmemiz lazım. Aileyi daha sağlam bir hale getirmek için gayret edeceğiz."
CHP'DEKİ 'YENİ PARTİ' TARTIŞMALARI
Kurtulmuş, "CHP'den yeni bir oluşum çıkar mı? "sorusuna ise "CHP'nin, geleneksel seçmeni tarafından da ciddi sorgulandığından eminim. CHP'nin, HDP ile yakınlaşmasını taban ne kadar benimseyecek bu önemli bir meseledir. İttifaklar olması normaldir, her parti birbiriyle ittifak yapabilir ama ittifaklarının çerçevesini ortaya koymalıdır. İttifak yapmak kolay ama ittifakının çerçevesini kendi seçmenine anlatmak zordur. CHP'nin, böyle bir zorluk içinde olduğunu görüyorum. Bu yeni bir parti kurulmasına kadar gider mi onu zaman gösterecek ama CHP'de bu tartışmaların daha da artacağı açıktır." ifadelerine yer verdi.