AK Parti Genel Başkanvekili Yıldırım: Erdoğan, küresel güçlerin hedefinde

Haber Global ekranlarında yayınlanan "Mesele Özel" programının bu haftaki konuğu AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım oldu. 14 Mayıs seçimlerinin önemine vurgu yapan Yıldırım, "Erdoğan, küresel güçlerin hedefinde" dedi.

Son Güncelleme:

Haber Global ekranlarında yayınlanan "Mesele Özel" programının bu haftaki konuğu AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım oldu. 14 Mayıs seçimlerinin önemine vurgu yapan Yıldırım, "Erdoğan, küresel güçlerin hedefinde" dedi.

MUHARREM İNCE'NİN ADAYLIKTAN ÇEKİLMESİ

Yıldırım'ın açıklamalarından önemli başlıklar şu şekilde:

-Bugünün en önemli gelişmesi İnce'nin adaylıktan çekilmesi. Bunun bilindik FETÖ yöntemi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu seçimi kaybedince senin yüzünden kaybettik demesinler diye çekildiğini söyledi. Bunu çok yadırgadım, kampanya başladığından beri İnce'ye yönelik bir linç hareketi var.

-İnce'nin üzerinde bir mahalle baskısı sürekli kuruldu fakat başaramadılar, direndi, ta ki en son, FETÖ kaynaklı olduğunu düşündüğüm görüntüler ve ortaya atılan iftiralara kadar. Bunun çirkin olduğunu düşünüyorum, rakip olmasının yanı sıra fevkalade yanlış olduğunu düşünüyorum.

-Biz, rahmetli Baykal'ın şahsıyla ilgili bu filmi, önceleri de gördük bunların arkasında FETÖ olduğu da ortaya çıktı. 17-25 Aralık döneminde benzer suçlamalara ülkemiz şahit oldu. siyasette belden aşağı vurarak rakibini ekarte etmek çok alçakça. FETÖ bunu yapabilir, bunda bir beis yok, ülkeyi bile tarumar etmekten çekinmediler, 15 Temmuz'da gördük. Uzun süredir İnce'nin üzerindeki baskı, son noktayı kaset ve iftiralarla başarmış oldular. Seçim takvimi işliyor, 2 gün var, İnce'nin çekilmiş olması, seçimlerin sevk ve iradesi ve İnce'nin çekilmiş olması fazla bir sonuç doğurmuyor.

-Memleket Partisi'ne ve İnce'ye oy verilecek. Seçim sonrası, YSK, beyanatı da yetmez, yazılı müracaat da olacak. Kazanmış olsa dahi böyle bir iradesi olduğu için kazanmış sayılmayacak. Adaylık bakımından, seçimler bakımından mevcut durumdan bir şey değiştirmedi. 

"Rakip bize zarar veriyor diye yargısız infaz yapanların seçim kazandıklarında davranışlarının nasıl olacağına dair inşaat"

-YSK bir karar verecek seçim sonrasında. Biz, o şartlara şu anda hakim değiliz, bu yapılanlar, demokrasiye seçimlere fiili bir müdahale. Rakip bize zarar veriyor diye yargısız infaza tutanların kazara seçim kazandıklarında davranışlarının nasıl olacağına dair bir işaret. 

-Millet İttifakı var bir de Cumhur İttifakı var, bir de bağımsız adaylar var. İttifak adayları Erdoğan ve Kılıçdaroğlu. Ben aslında Millet değil menfaat ittifakı diyorum çünkü seçim yok ortada, her bir ittifak adayına cumhurbaşkanlığı yardımcılığı birer bakanlık verdiler peşinen. Akşener, yalnız gitti, masayı dağıttı, iki başkan aldı yanına masaya tekrar oturdu. Yardımcılar 7'ye çıktı, bu bir düzineye kadar çıkar.

"Amerika'da başkan adayı, yardımcısını da ilan eder, bizde bu yok"

-Muhtarlar, belediye meclisleri aday olup seçime girebilir, belediye başkanları, milletvekilleri, cumhurbaşkanı girebilir. Anayasa, açık şekilde yazmış. Bizim mevzuatımızda yardımcının seçime girmesi yok. Listeler açıklandı, CHP'nin altına girdiler, ses soluk yok. Meral Hanım'ın yanında iki belediye başkanı, Kılıçdaroğlu'nun yanında iki belediye başkanı ile çalışma yapıyorlar. Amerikan sisteminde başkan adayı yardımcısını da ilan eder, bizim sistemimizde bu yok.

"Bir hukuk garabeti yaşanıyor"

-Belediye başkanlarına gittikleri yerde Cumhurbaşkanı yardımcısı diyorlar, kazandıklarını düşünüyorlar. Onlara göre milletin iradesine gerek yok. Bir hukuk garabeti yaşanıyor. Sahada istedikleri gibi tasarrufta bulunuyorlar, bu hukuk devleti açısından içler acısı bir durum. Millet, İstanbullular, belediye başkanı seçti, süre daha dolmadı, İstanbul halkına sorumluluğunu yerine getirmiyor, Ankara'daki de aynı. Bu ne aymazlık, vatandaş size güvendi, iş başına getirdi. Bir karnenizi gösterin, her iki şehir için de hayal kırıklığı. 

KILIÇDAROĞLU'NUN RUSLARA YÖNELİK PAYLAŞIMI

-İnce FETÖ yaptı diyor, Kılıçdaroğlu Ruslar yaptı diyor, açık bir şekilde hedef saptırıyor. Çünkü bunu FETÖ yaptı diyemez, Kılıçdaroğlu ortaklık yaptığı, avaz avaz onu destekleyen FETÖ unsurlarına bunu siz yaptınız diyebilir mi? Kılıçdaroğlu diyor, FETÖ'den alınanları affedip tekrar devlete sokacağım, burada faturayı tabii başka tarafa kesmesi lazım. 

-Kılıçdaroğlu'nun kafası çok karışık, önceliğimiz Batı olacak dedi, bir gün sonra asrın projesi dedi, büyük bir buluş gibi, ne Batı ne Doğu Türk yolu. Türk yoluna bakıyoruz Azerbaycan yok. Gösterdiği de asırlardır olan güzergah. Güney Koridoru İran üzerinden Çin'e gider, Ermenistan ile sınırlarımız kapalı olduğu için orta koridorda biz Gürcistan ile anlaştık, Tiflis'e oradan Bakü'ye demiryolu hattı yaptık ve orta koridoru tekrar canlandırdık.

-Türk devletlerini ipek yoluna dahil ettik, kuzey yolu da Kazakistan üzerinden güneye iniyor. bunlar yeni değil, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Çin'e kadar uzanacak güzergah, Bakü-Tiflis-Kars yolu ve aktif olarak kullanılıyor.

-Bir yanda suçüstü yakalanan FETÖ'yü bu işten muaf tutma gayreti bir yandan da Türk Devletlerinin güvencesini ve Rusya ile ilişkilerimizi bozarak bir istikrarsızlık başlatma niyeti olduğu görülüyor, bu kendi kararı değil, uzaklardan gelen bir karar. Türkiye, dış politikada bölgesel istikrarsızlığa tüm Türk devletlerini katacak büyük bir oyunla karşı karşıya. 

-Muharrem İnce, hiçbir zaman Rusların gündeminde olamaz. Onların gündeminde son 20 yıldır Türkiye ile tesis edilen olumlu ilişkiler var ve ikili ticaret. Türkiye'nin Rusya Ukrayna Savaşında savaşın bir parçası olmaması ve aklı selim davranıp sırf ABD ve AB istiyor diye Rusların karşısında olmaması Erdoğan'a büyük bir itibar kazandırdı.

-Esir değişiminden tahıl koridoruna kadar önemli kararları hayata geçiren Erdoğan ve Türkiye. Rusya üzerinde önemli itibarı ve iyi komşuluk ilişkileri olan Türkiye2nin kazanımlarını kaybettirmek ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük. Biz yaptırımlara karşı değiliz ki, biz buna karşıyız gibi de bir algı oluşturuyor. Yaptırımlara dahil edilmemesi gereken konuları da açıkça müzakere ediyoruz, bizi AB ülkeleri ABD 'nin söylediklerine tabii olmamızı kimse beklemesin.

-ABD bize ne kazandırdı, ticaretimizi Ukrayna ile yapıyoruz, turizm, bizim bölgemiz, geleceğimizi teminat altına alacak olan ülke ABD değil. F-35 bile vermedi, neymiş S-400 almışız, biz sadece müşteri değil ortağıyız. Burada bir çifte standart bir ilkesizlik var. Bütün mesele hedefte Erdoğan var, edilgen bir lider değil, gelişmiş Batı ülkelerinin izin verdiği kadar konuşan bir lider değil, milletine güveniyor, tezlerini her platformda ortaya koyuyor.

"Erdoğan sömürgeci, küresel güçlerin hedefinde"

-BM'de 200 liderin önünde bu sistem artık iş görmüyor, bu güvenlik konseyi üyeleri bu hakkı size kim verdi, dünya beşten büyüktür diyen, Filistinlilerin yaşadıklarını ilan eden ve BM'nin yeniden yapılandırılmasının bir zorunluluk ortaya koyan başka lider var mı, yok.

-O yüzden Erdoğan emperyalist güçlerin hedefinde. Gel gör ki ne tesadüf bunlar, ülkemizin başını ağrıtan terör örgütlerinin arkasında, onlar da Millet İttifakı'nın adayının arkasında. Çorap söküğü gibi geliyor. 

KILIÇDAROĞLU'NUN BATI'YA DÖNÜK MESAJLARI

-Kılıçdaroğlu'nun dediği bizim kendi fikrimiz olmayacak, Finlandiya alındı İsveç de alınsın, nasıl alalım teröristler cirit atıyor, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki fark bu. Nasıl dize getirdi, Finlandiya girdi, İsveç olmadı. Burada iradeyi ben koyacağım diyorlar. 

-Bu seçimleri ölüm kalım seçimi gibi takdim eden AB ve ABD'nin amacı da buradaki sömürgeci hedeflerini gerçekleştirmek için gördükleri tek engel olan Erdoğan'ı seçimle devirmek. Başka yöntemler denedik olmadı, şimdi muhaliflerle işbirliği yapıp göndereceğiz dedi Biden, iki yıl önce söyledi bunu. Batılı dergiler, Erdoğan gitmeli diye kampanya yapıyorlar.

-Biz, seçime kiminle giriyoruz, rakiplerimiz kim? Bizim rakibimiz Kılıçdaroğlu mu, ABD mi, PKK mı, FETÖ mü? Millet bunlar ayan beyan görüyor. Görüyorsunuz, millet bu tiyatroyu çok iyi görüyor, millet öyle böyle hırslanmadı. bir vatandaş bugün dedi ki, biz aslında size yüksek enflasyon, sıkıntılarımız, hayat pahalılığı gibi şeyleri konuşacaktı, artık bunlar bizim derecede önemli değil artık dedi, son açıklamalardan sonra gün, ülkeye sahip çıkma, geleceğimize sahip çıkma günüdür. İnsanlar çok fena bilenmiş vaziyetteler. 

-Hala ümitlerini taze tutuyorlar ama neresinden bakarsanız bakın, bu sömürgeci zihniyet ülkemizi hala üçüncü dünya ülkesi olarak görmek istiyor. Siz kim SİHA kim, siz kim İHA kim, uçak yapmak sizin neyinize, bunlar onları çıldırtıyor. İran'la bu adamla neden uğraşıyorlar? İran'ın savunuculuğunu yapmak istemem ama ellerinde ne varsa onu engellemeye çalışıyorlar. Türkiye, kritik eşiği aştı, Türkiye her şeyi yapabilen bir ülke haline geldi. Bunları hazmedemiyorlar ve son bir kez daha şanslarını denemek istiyorlar, olay bundan ibaret.

-15 Temmuz'da asker kılığına girmiş teröristler, Gazi Meclis'i bombaladı. Biz operasyon başlattık, ABD gözümüzün önünde DEAŞ ile mücadele edeceğim diyerek orada bir devlet kuruyor. Lazkiye tarafını Ruslar, Rakka civarını ABD. Biz oraya bir kılıç darbesiyle girdik ve Münbiç'i temizledik. Zeytin dalı ile de Afrin'i temizledik.

-Bazıları çıkmış Türkiye'de devlet kurulacak diyor, bir de çıkıp diyorlar ki, terörün desteği onlara yarıyor. Eski adıyla HDP, Yeşil Sol Parti haber gönderdi. Türkiye'de bayrak hassasiyeti olan vatan millet olan kitleyi uyandırıyorsunuz biraz açıklamaları azaltın dite talimat bile gönderdiler. Milletin gözüne baka baka 15 Mayıs sonrasına yönelik topraklarımız üzerinde planlanmış bir proje anlatılıyor. 40 bin şehit ve 40 bin gözü yaşlı anne var, 14 Mayıs da anneler günü, gözü yaşlı anneler o şehitlerin ruhunu incitecek bir kararı, bu bayrağın altında yaşayan hiçbir onurlu ferdin kabul etmeyeceğine inanıyorum. 

-Barzani tarafı, Talabani tarafı terörle daha çok iş tutuyor, aynı yapıyı oluşturdular. PKK da çok daha büyük zararlar verdiği için birçok ülke onları terör örgütü olarak kabul ediyor, bundan kurtulmak için yeni isimle yapılanmaya gittiler.

-YPG, PYD amca yeğen, HDP ile YSP neyse o. DAEŞ'ı temizleyeceklermiş nasıl olacak, AB gibi bir ülkenin bir terör örgütüyle başka bir örgütü kaldırmaya çalışması nasıl bir şeydir, birini kaldırdınız diğer terör örgütünü kaldırmak için yeni bir örgüt daha mı oluşturacaksınız?

-Türkiye'den Suriye'den toprak kopararak yeni bir terör devleti kurmak amaç. Kürt vatandaşlarımızı bu konuda uyarmamız lazım. Kürtlerin de Türklerin de bölücü terör örgütü bir düşmanı var. 

-12 sene Ulaştırma Bakanlığı yaptım, tarihte bu görevdeki bakanların ömrü 8 aydı. Türkiye'yi 39'uncu sıradan 9'uncu sıraya yükselttim. Doğu illerinde Batı'ya kıyasla 3 buçuk kat daha fazla yatırım yaptık. Terörden dolayı eksik kalan açıkları kapattık. Terörün öyle bir baskısı var ki, eski günler hatırladıkça insanlar daha tedbirli davranmak zorunda kalıyor. 

-DEAŞ en büyük zararı bize verdi. DEAŞ ile mücadele işin kılıfı, amaç adı konmamış bir terör devletini güney hudutlarımızda oluşturmak. Bunun önündeki en büyük engel güçlü Türkiye ve liderlik. Yüksekova'ya havalimanı yaptık, 99 kere şantiye basıp işçileri kaçırıp makineleri yaktılar, Cizre'de de aynı şekilde. Her türlü engele rağmen yaptık. Bittikten sonra HDP'li milletvekili en önce onlar kullanmaya başladı. CHP de köprülere yollara karşı ama bitince sana sıra bırakmıyorlar. 

-Oyu verecek olan bu millet. Yurt dışındaki bölücü örgütlere ne oluyor? Onlar da hararetle destekliyoruz diyor, FETÖ'cüler de öyle diyor. Yetmedi, onların ipini elinde tutan 100 yıl önce bu ülkeyi işgal edenler de hararetle onları destekliyor. İşgalciler de işin içine girmiş olmuyor mu? Bu seçimler ilk kez terör örgütlerinin meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir seçim şekline döndürülmeye çalışıyorlar. 15 Temmuz 'da olduğu gibi milletimize tarihi bir görev düşüyor. Bu seçim işgalciler ile Türkiye için çalışanlar arasında.

-Atatürkçülüğün bir tekeli var sanki, solcular CHP'liler öyle onun dışındakiler değil. şimdi ahir zaman solculuğu geldi, eskiden vatansever solcular vardı, ülkenin bağımsızlığı konusunda ve Atatürk konusunda bir ayrışmamız yoktu. Şimdi, Atatürk maskesi altında emperyalin sözcülüğünü yapanlar var. Atatürk'ün, Millet İttifakı'nın bir mutabakat metni var, Atatürk iki yerde geçiyor, biri Atatürk Orman Çiftliği biri de Atatürk Havalimanı, Atatürkçülüğün derinliği onlar için bu kadar. 

-İnce'nin Atatürk hassasiyetine saygı duyarım ama  Atatürkçülük kimsenin tekelinde değil. Yabancılarla iş birliği yapanların Atatürkçülüğünden endişe ederim. 

KILIÇDAROĞLU'NUN AZERBAYCAN'SIZ YOL PROJESİ

-Metni okuyunca o günlere gittim, Bakü-Tiflis-Kars projesini Amerika ve Ermenistan engellemek istedik. Gürcistan'da bu proje olana kadar 4 bakan değişti. Bazıları istemedi diyor, arkasında büyük hikaye var. Bunda şaşırılacak bir şey yok, Kılıçdaroğlu'nun eline o koridoru vermişler o da büyük bir heyecanla takdim etti ama Azerbaycan'sız bir Türk dünyası düşünülemez. Karabağ'ın işgalden kurtulması sürecinde CHP ne dedi, Türkiye cihatçıları gönderip orada savaştırıyor dedi, bizi, terör örgütlerini Ermenilere karşı savaştırıyor ithamlarda bulundular. Karabağ'ın kurtulma işi başta Erdoğan olmasaydı mümkün olmazdı.

-Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin ile olan kişisel dostluklarının bu haksızlıkları kaldırılmasında büyük katkısı var. Türkiye, zor bir coğrafyadır. Coğrafya kader. Asırlar boyunca burası hep medeniyetlerin buluştuğu ve çalıştığı bir coğrafya. Bizim kendi milletimizin ihtiyacı olan bir şey değil burada ayakta olmak, etrafımızdaki milyarlarca mazlum ve mağdur insanların da teminatıdır. 

-Millet İttifakı ve bileşenleri de hep Erdoğan'ı Rusya destekliyor diye itham ediyorlar değil mi? Kılıçdaroğlu'nun paylaşımına baktığımız kafasının fevkalade karışık olduğunu görüyoruz. Çünkü birçok kayıt dışı işin ortaya saçılmasının endişesini taşıyor. Dark web'ler var dedi, sanki bir şeyler var da ifşa olacak gibi açıklama yaptı. Bunlar aslında ruh halini gösteriyor. Yani, Rusya'nın böyle bir şeyi Muharrem İnce'ye yapması akıl dışıdır. Hiçbir getirisi yok, aksine Millet İttifakı adayına karşı yapılmış bir kıyak gibi düşünebiliriz. İnce çekileceğini söyleyeceğini sokaklarda bayram yapıyorlar. Çelişkileri bununla sınırlı değil, saymaya kalksam kitap olur. 

-Kemal Bey biz artık yönümüzü Batı'ya çevireceğiz dedi sonra Türk yolu dedi. Baykal'ın hadisesinden sonra aday değilim dedi sonra adaylığını açıkladı. Partili Cumhurbaşkanı olmaz dedi, aday olunca ben partimden ayrılmayacağım dedi. Bu ne yaman çelişki?

-Siz aslında Cumhurbaşkanı yardımcısı adaylarını artırmakla arpalık oluşturuyorsunuz, sayı 100'e kadar gider, israfın bini bir para. Sizin ülke yönetmek gibi bir niyetiniz yok dedi, referandum öncesi bize demediğini bırakmadı, seçildi, 1 yardımcıyla 5 yılı tamamladı, bunlar daha seçilmeden 7 tanesini açıkladılar.

-İstanbul Ankara Belediye seçimleri öncesinde kimse işini kaybetmeyecek dediler, sadece İstanbul'da 21 bin kişi atıldı, ekmeğinden oldu. Daha fazlasını da aldılar. Kemal Bey'in bir gün Rusya, bir gün başka bir ülkeyi hedef almasına şaşılacak bir şey yok. Bir tiyatro oyunu. 

-15 Temmuz darbesi, Türkiye'de maalesef yakın tarihimizde görülmemiş bir tahribat yaptı. TSK'nın itibarı sarsıldı, asker kılığına girmiş FETÖ'cü kafası formatlanmış zombiler bu ülkenin silahlarını gasbedip meclise sivil insanlara doğrulttu, polisleri şehit etti. O gece millet, ülkeye, vatana sahip çıktı. Bunu sağlayan Cumhurbaşkanımızın yaptığı çağrı, o gece yaptıklarımızız. 

-Olay zuhur ettiğinde ben Kozyatağı Gişeleri 'ne geldim, dediler ki köprüyü kesmişler ben de hemen eve geçtim ve durum değerlendirmesi yaptım ve saat 22.00 olmadan bunun FETÖ'nün işi olduğunu tespit ettim. Neticede işin adını koyduk ve Cumhurbaşkanımızla konuştuk, ölmek var dönmek yok dedik. Hak ettikleri cezayı da vereceğiz dedik. Bu bir kalkışmadır dedim.

-Ondan sonra beni Devlet Bahçeli aradı, tamamen yanınızdayız dediler, bir şey var dedim, biz parti teşkilatlarımıza haber saldık, meydanlara insanların inmesi çağrısında bulunduk, siz de benzer bir çağrı yapabilirsiniz tamam dediler.

-Sonra Kılıçdaroğlu aradı, ondan sonra işte o ara uçağa binmiş sonra tekrar görüştük, ne oluyor diye bilgi aldı, bana sordu, yapacağımız bir şey var mı dediler, biz de aynı şeyi söyledik, meydanlara inelim ve bu alçak kalkışmaya hep birlikte cevap verelim. Peki, bu insanların güvenliğinden kim sorumlu olacak dedi.

-Ben de anladım tamam herhangi bir ihtiyacımız yok dedim. Bunun ne anlama geldiğini herkes anladı. Liderlik, zor zamanlarda risk alma sanatıdır, millet darbe yiyor, dare yiyen milletin güvenliği meselesi. Bunu kafama oturtamadım ve çok da üzüldüm o zaman. 

KILIÇDAROĞLU'NUN KHK'LILARI İADE VAADİ

-Tam tünelin yanında arabamızı kurşunladılar. Bunlar önemli değil. Kemal Bey'in darbeden sonra bir Yenikapı mitingi yaptık ve herkesi davet ettik. Darbeye karşı millet ayakta. Gelmeyeceğim dedi önce. Sonra ben dedim ki bu parti işi değil. Konuşma yaptık, yine hükümete yönelik eleştirileri olmakla birlikte darbeye karşı çıktı. Biz devlete sadakati artık ortadan kalkmış her an nereden vuracağı belli olmayan bir yapıyla mücadele için OHAL ilan ettik. Biz, Başbakanlık bünyesinde bir yapı kurduk ve KHK'lılar incelendi.

-15 Temmuz bir tiyatrodur, bir kontrollü darbedir dedi, ABD kuruluşunun bir rapor yayımlaması ardından bunu söyledi, bugün de diyor, ben gelirsem KHK'lıları yine iş başı yaptıracağım. FETÖ muhipliğinden başka bir şey değil. Türkiye hukuk devletiyse, siz geleceğim ertesi gün başlatacağım, sanki ağzından çıkacak bir çift kelimeyle her şeyi yönetecekler. Bu arkadaşlar, hukuk devleti kavramını zihinlerine yerleştirmemişler.

-Ürkek bir şekilde terörün her türlüsüne karşıyız gibi laflarla bu iş olmaz, onlardan beklenen PKK bu ülkeye çok zarar vermiştir, lanetliyoruz, bunlarla ilişkisi olanların da hiçbir desteğine ihtiyacımız yok, Kandil'in de, PKK'nın da, FETÖ'nün de desteğine ihtiyacımız yok desinler, yok. Yapamazlar. Konuştuklarını neden açıklamıyorsunuz. Devlet kuracağız, bakanlık peşinde değiliz 100 yıllık cumhuriyeti yıkacağız diyorlar. Sadece Millet İttifakı'ndan değil arkalarında iplerini tutanlar bu gazı veriyor. 

-İki Türk, karı koca, Nevada'da şirketleri var. Amerikan NATO'ya savunma malzemeleri yapıyorlar. Bu arkadaşları biz bölgesel sivil uçak yapımıyla ilgili bir süreç başlattık, 80-100 kişilik bir proje için davet ettik ve konuştuk. Türk oldukları için davet ettik, konuştuk epey de mesafe aldık. Eğer ABD, bizim bu uçağı geliştirmemiz sırasında ilişkilerimiz bozulursa ve ambargo koyarsa siz bu ambargoyu aşabilir misiniz dediler. Hiçbir şey yapamayız dediler. Öyle deyince teşekkür edip, gönderdik. Atatürk Havalimanı verilecek falan, gerek yok, bunlar hangarda yapılıyor. Biz uzay kabiliyetini kazanmaya çok yakın bir ülkeyiz. Japonya'ya mühendis gönderdik. Türkiye, sanki hiçbir şey yapmamış, havacılıkla yeni bir şey bulmuş gibi, yeni bir fikir geliştirmiş gibi davranıyorlar.

"Türkiye, savunmada çok ileri gitti rahatsızlığı var"

-Savunma sanayide Türkiye fazla oluyor, ileri gittiniz diyorlar, rahatsızlık bu. Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra biz gemilerimizi kaldıramadık, ambargo koydular, bu bizi hırslandırdı. Bugün yerli üretimde yüzde 80'lere çıktık, bu hem yazılım hem donanım. Bugün firma sayımız 35 kat proje sayısı 12 kat artmış, 750'den fazla elimizde proje var.

-İHA SİHA ihracatında 29 ülkeyle açık ara öndeyiz. Bütün bu gelişmeler, Milli Muharip Uçak adı Kaan, hangardan çıktı ve 2-3 sene sonra uçuracağız. Azmedince oluyor. Bu da tabii, efendileri, kendilerini dünyanın efendileri gören ülkeleri, Türkiye niye bunlara burnunu sokuyor, biz ne dersek onu yapar, bu yok, geçti bugünler, Türkiye artık kendi göbeğini kesen, ihtiyacı olan ülkelere de bunu sağlayan bir ülke haline geldi. amaç, dostlukları artırmak.

-Kimseyi korkutmak gibi niyetimiz yok ama kimseden korkmadığımızı göstermek gibi de bir kararlılığımız var. Bunu da savunmada kazandırdığımız yetkinlikle gösterdik. 

--Diyorlar ki Kıbrıs Devleti var, içinde Türk azınlıklar var, akıllı olsunlar. Onların bakışı bu. Dünya bizi tanıyor, siz kimsiniz diyorlar. Kıbrıs, bizim namus ve şeref meselemizdir. Akdeniz ve Mavi Vatan'ın kırmızı çizgisidir. Orada da büyük bedel ödedik, ambargoyu Türkiye üzerinden aşmaya çalışıyoruz. Bizim de çok büyük çabamız oldu. Kıbrıs, Anadolu toprakları kadar hassastır. Yılların verdiği bir eziklikle hareket ediyorlar. Sorunları olabilir ama Türkiye sözü dinlenen bir ülke. Sorunu olmayanlar kimler, ölüler ile deliler. 

-Söz vermişiz yapmışız, söz vermiş yenilmiş. İnce daha farklı söylüyor onu, insanlar şuna elbette bakacak, her sözde amel ediliyor mu bakalım, sözlerden hangisini yerinize getirdiniz, şunu diyebilirler, seçilmedik fırsat olmadı, seçildiğiniz yerlerde de sözlerini tutmadınız. 21 bin küsür maaş vereceğim, dedi, olabilir ama ben de döner derim ki Karşıyaka Belediyesi mevcut maaşları 4 taksite bölüyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi şirketi ANPA geçen bayram ikramiyesini vermedi, sözler havada kalıyor. Ekonomi konusundaki görüşümüz çok açık, 2001 krizini bu ülke yaşadı ve Türk halkı bir tasfiye yaptı ve AK Parti iktidara ve CHP'yi de muhalefete getirdi. sonra 2008 krizi oldu ve Türkiye'yi teğet geçti, birçok yatırım devam etti. Pandemi ile başlayan bir sıkıntı var, dünyadaki arz-talep dengesi bozuldu, belirsizlik hakim oldu. Krizi yönetebilirsiniz ama belirsizliği yönetemezsiniz.

-Türkiye, elindeki imkanları çok iyi değerlendirerek o süreci de hasarsız atlattığı gibi birçok ülkeye de yardım eli uzattı. Kılıçdaroğlu, videokonferansla katılımı teknolojinin en üst noktası lanse etti. Biz Türkiye'nin her yerini internet ağlarıyla ördük, benim 3 buçuk yaşındaki torunum da bunu yapıyor. Mevcuttan haberleri de yok. 

-Gençlere seçilme yaşını 25'den 18'e indirdik. Gençlerden korkan iktidar bunu yapar mı? CHP'li vekiller, bunu yaparken, basın odasında iki tane genci bunları mı seçeceksiniz diye teşhir ettiler. Gençlere sonuna kadar güveniyoruz. Gençlere yönelik, zorunlu askerlik süresini 12 aya, kısa dönemi 6 aya indirdik. Gençler gelecek planlarını yaparken askerlik önlerinde engel olmasın diye, üniversiteye girişlerde kat sayı adaletsizliğini bitirdik, her ile üniversite kurduk. Üniversiteye erişimde bir numaralı ülke Yunanistan ikincisi ise Türkiye. 8 milyonun üzerinde üniversite öğrencisi var. Kredi faizlerini indirdik, ödeme süresini uzattık. Harçları kaldırdık, yurt imkanlarını artırdık. 

-21 bin üzerinde öğrenciye ek kontenjan verilecek, her bölüme bir öğrenci kabul edilecek, bu deprem bölgesiyle sınırlı bir imkan. Türkiye'de 451 gençlik merkezi var. 19 yaşından büyük 29 yaşından küçüklerin istihdamını teşvik için primlerin bir kısmını devlet karşılıyor. 

-Efendim gençler apolitik falan diyorlar, bu kocaman yalan. Gençler, önyargılı değiller, her fikre fokus oluyorlar ama kısa sürede de yeni fikirlere sörf yapıyorlar. Bir yerlere saplanıp kalmıyorlar. Biz birinci ikinci üçüncü sanayi devrimlerini ıskaladık ama şu anda dijital devrimdeyiz, bu da gençlerin içinde olduğu bir devrim çünkü onlar dijital yerliler, sen ben dijital göçmeniz. Onlar bize öğretiyor. Bilgisayar okuryazarlığını da bize öğretiyorlar. Dijital çağda bizim en büyük kaynağımız beşeri sermayemiz gençler. Bir günde milyonlarca veri üretiliyor, bunların yerli yerinde değerlendirilmesi ve ülkenin ihtiyaçlarına yönlendirilmesi, ekonomik ve sosyal hayatımızda sorunların çözümünde kullanılması başlı başına bir iş ve bunu gençlerle yapacağız. Metaverse çağına giriyoruz ve birçok meslek yok oluyor. Bugün bildiğiniz mesleklerin yarısı 20 yıl içinde yok olacak, bunların uzmanı da gençler olacak. Gençlerin istihdam oranı artacak. E-devleti daha pek çok ülke bilmezken kurduk. 

-Gençlik ve Aile Bankasını kuruyoruz, gençlere ve aileye yönelik kaynak oluşturulacak, doğal gaz ve enerji kaynaklarından buraya fon ulaştırılacak. Evlenecek gençler, iş kurmak isteyen geçler buradan kaynak kullanacak. Her hanede mutlaka bir çalışan olacak. Kadınların emekliliğe yönelik primlerinin üçte birini devlet ödeyecek. Yüksek öğretimde okuyanlar, bedava internet erişimine ulaşacak, ÖTV'siz telefon bilgisayar alacak. Üniversite çağındaki gençlerin Türk devletlerine oradaki gençlerin de Türkiye'ye gelmesini sağlayacak bir proje geliştirdim. 

-Değişim programlarında kısa süreli öğrenciler arasında değişim oluyor. Mühim olan kadim toprakları görmek ve esas olan birlikteliğin kurulması ve kaynaşmamıza vesile olmak. Bunu başka coğrafyalarda da düşünüyoruz. Gençlerin zihninde bir başka ülkeye gitme hevesi vardır, bunu gidermesi için imkan sağlamak devletin görevidir. Gidince memleketinden daha iyisi yokmuş kanaatine varıyorsun.

-Bugün Cumhurbaşkanımız HAK-İŞ toplantısında açıkladı, en düşük işçi ücreti 15 bin olacak demişti, memurlara da enflasyon üzerinde ve artı refah payı verilerek 12 bin küsür olan en düşük olan ücretinin 22 bin liraya çıkarılması kararı verildi. Bizim ücret politikamız enflasyonun önüne geçmek. Enflasyonun önüne geçemediğimiz zaman ne kadar fazla verirsek verelim sabit gelirle çalışanları mutlu edemeyiz. En büyük önceliğimiz de enflasyonu düşürmek ve bunu yapmak için araçlarımız var. Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, alenileşti. Bu şartlar altında milletimizin en güzel cevabı sandıkta vereceğine inanıyorum. 

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber