Ahmet Ercan: Vatandaş en az 10-15 gün namazını camide değil evde kılsın

İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan Elazığ ve Malatya depremlerinin ardından Haber Global'de değerlendirmelerde bulundu. Ercan, camilerin artçı depremler sırasında risk taşıdığına dikkat çekerek vatandaşa namazını bir süre evde kılmasını önerdi

Son Güncelleme:

Elazığ ve Malatya depremlerinin ardından, yeni bir depremden korkmalı mıyız sorusuna, "Hayır korkmamalıyız" yanıtını veren İTÜ Öğretim Üyesi Övgün Ahmet Ercan, "Biliyorsunuz deprem Sivrice'de oldu. 1977 yılında biz İTÜ olarak Sivrice'de bir deprem dinleme ağı kurduk. Bunu yapma nedenimiz Karakaya Barajı'nın yerinin doğru seçilip seçilmediğini belirlemekti. Daha sonra bu çalışmayı yayınladım. Sahada, dağların başında 4-5 ay çalışma yaptık. Doğu Anadolu fayındaki kırık boyları küçüktür. Türkiye'nin en tehlikeli kırıklar Kuzey Anadolu kırığıdır. Kuzey Anadolu kırığında kırık boyları 300 km'ye varırken Doğu Anadolu'daki kırık boyları 20-30 km boyundadır" dedi.

Depremin etkisini ve yapılması gerekenleri anlatan Ercan şöyle konuştu:

"Yani büyük depremler büyük kırıklar yaratır. Küçük depremler küçük kırıklar oluşturur. Söz gelimi 5-5.5 büyüklüğünde bir deprem, geçen günkü Akhisar'da olan gibi, yerde 8-10 km kırmıştır. Ama Gölcük depremi, büyüklüğü 7.5'ti. Kırdığı boy 180 km idi. 1912 Mürefte depremi... Onun büyüklüğü 7.4'tü. Kırdığı ise 150-160 km'ydi. Deprem büyük oldukça kırıklar da artıyor.

6.8'lik dünkü depremin kırık boyu ne kadardır? Ölçülmedi ama jeofizik olarak elimizde bazı bağıntılar var, fikir edinebiliriz. Aşağı yukarı 35-45 km arasında bir yerin kırık olması gerekiyor. AFAD yer bilimcilerinin gidip gözlemesi gerekiyor. Yani kırık boyları küçük. O bölgede 7.3-7.5 arasında deprem beklenmez. Bunun bir nedeni de 100 metreyi kim hızlı koşuyor? 9 saniyenin altında koşan genç bir çocuk. Peki 80 yaşındaki bir kişiyi 100 metreyi 9 saniyede koşturabilir misin? Koşamaz.

Kuzey Anadolu kırığı 3.5 milyon yıl yaşında, oluşturabileceği en büyük deprem 8. Ancak Doğu Anadolu kırığının yaşı yaklaşık 4-15 milyon yıl yaşında. Yani daha yaşlı. Kuzey Anadolu kırığı daha doğmadan Doğu Anadolu kırığı vardı. Bunu oluşturan neydi? İran'dan dolayı gelen baskılar kırdı. Daha sonra da baskılar devam edince bu kez Kuzey Anadolu kırığını oluşturdu. Dolayısıyla Doğu Anadolu kırığının 7.4-7.5 veya 8 gibi deprem üretme olasılığı yoktur. Bunu dinleyenler rahat olsun.

Böyle büyük bir depremden sonra daha büyük bir deprem gelebilir mi? Şu anda bizi dinleyenlerin kaygısı bu. Bunu bilimsel olarak söylemek çok zor. Sözün gelişi bu depremin öncüleri yok denecek kadar azdır. Bu deprem birden 6.8 ile vurmuştur. şu anda artçı depremleri sürüyor ve sürecek. 3 gün içinde, biz bunu altın zaman olarak anarız, bütün göçük altındaki insanların kurtarılması gerekiyor, yoksa kurtarılma olasılığı yoktur. 3 gün boyunca sürecek artçılar. Artçıların en büyüğü ne kadar olabilir?

En büyük 5.8 olabilir. Henüz 5.6-5.7 olmadı. Bunlar da çok önemli depremler. Artık 5.8 Akhisar'da yıkıcı olmadı ama depremin hangi bölgesinde olduğu çok önemli. Şu anda 6.8 ile yıkılmayan yapılar çok yoruldu. Aynı Van depreminin benzeri görülebilir. Şöyle ki; Van depreminde anımsarsanız 7.2 olmuştu. Çok büyük yıkım yapmadı. Ama yapıları çok yormuştu. Ardından bir 5.7 oldu. İvmesi daha büyüktü. Asıl yıkımı yapan oydu. Yaklaşık 72 tane yapı yıkıldı. Oysa 5.7 önceden olsaydı Van depreminde bu kadar yıkım ve ölüm de olmazdı. Burada da 6.8'lik bir depremden sonra 6'lık veya 6.1'lik bir artçı olursa yıkım artar, şaşırtıcı düzeyde artar.

"BU 7 ŞEHİRDE VATANDAŞ EN AZ 10-15 GÜN NAMAZINI CAMİDE DEĞİL EVDE KILSIN"

Çünkü yapıların taşıyıcı yüzeyinin içinde çatlakçıklar oluştu. Ardından gelecek büyük bir artçıyla o çatlakçıklar birleşip kırık olur ve yapıları göçertebilir. Benim öyle bir beklentim var mı? Aşağı yukarı 50 yıldır bu işin içindeyim. Gediz depremi çok fazla yıkım yapmıştı. 2020 yılında hala aynı tantana ve üzüntü. Oradaki deneyimlerime bağlı olarak ben bu depremin üzerinden daha büyük bir deprem gelirse benim için şaşırtıcı olur. Ben böyle bir şey beklemiyorum. Bu sözü söylemek son derece zordur. Bu depremin 7 km gibi sığda olmuş olması ve aynı zamanda büyük deprem sınıfına girmesi nedeniyle buradan boşalan gerginlik aşağı yukarı 50 tane atom bombasına eşit bir gerginliktir. Bunun en büyük etki alanı 100 metre içindedir. Bu alan içinde depremin yıkım gücü, 8-9 oldu. Yani bu depremin büyüklüğü 6.8, yıkım gücü ya da şiddeti 8-9'dur. Çok önemli, 8-9 şiddeti demek ki ne yapıyormuş? C türü yapıları yıkıyormuş. Camilerin minarelerini çatlatır ya da yıkar. Camilerin kubbelerini göçertebilir. Ben özellikle şu anda Tunceli, Erzincan, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Adıyaman, Kahramanmaraş'taki kişilerin en az 10-15 gün namazlarını camilerde kılmamasını öneriyorum. Evlerinde kılmasını öneriyorum. Bir vakit namazı sırasında deprem olduğunu düşünün, toplu kıyım olur orada. Kapalı spor salonlarındaki etkinlikler bir süre valiliklerce ertelensin.

Depremde Malatya'da Yeni Cami'nin kubbesi çöktü

"ELAZIĞ VE MALATYA'DA YIKILAN YAPILARIN SORUNU"

Deprem görmüş insanlara uzaktan öğüt vermek son derece zor. Biz ancak buradan yönlendirme yapabiliriz. Mesela Elazığ özelinde bakacak olursak biz Elazığ'a 4 ay önce inceleme gezisi yapmıştık, özellikle Elazığ bilimin ışığında giden illerimizden birisi. Malatya da öyle. Burada İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, bunlar tam bir eşgüdüm içinde çalışıyor. Elazığ'daki yer inceleme çalışmalarına ve yapı niteliğine baktığım zaman tam olması gerektiği gibiydi. Özellikle yeni yapılarda. Kaldı ki görüntülerde gördüğüm kadarıyla o yapılarda herhangi bir yıkım yok. 

Bu bölgedeki ve Türkiye'deki yapıların yaklaşık yüzde 70'i mühendislik yapısı değildir. Bizim korktuğumuz nokta burası işte. Ne yerbilimci çalışmış, ne mimar ne inşaat mühendisi çalışmış. 

Bakın bu yapının yıkılması; bu yapı betonarme ama dikmelerle kirişler arasındaki mesafe son derece zayıf. Zaten Türkiye'deki depremlerin en büyük sorununun dikmelerle kiriş bağlarının güçsüz olmasından kaynaklanıyor. O zaman baklava dilimi gibi üst üste göçüyor. Bakın şu yapınan aynı zamanda altında sıvılaşma sorunu var. Yani bir tarafa doğru yatmış. Yani bu yapının altındaki toprak ıslak ve gevşek. Bu nedenle yapı buraya doğru ağmış. Ağınca dikmeler üzerine daha çok yük binmesi nedeniyle yapının köşesinden itibaren bir yıkılma başlamış. Biz buna sıvılaşma sorunu diyoruz. Yani bir; yer seçimi iyi değil. İki; yapı özellikleri iyi değil.

"TÜRKİYE'DE KURTARMA EKİPLERİNİN BAŞARISI DÜNYADA YOK"

Ben kurtarma ekiplerimizi gerçekten kutluyorum. Belki dünya üzerinde en başarılı kurtarmacılar Türkiye'de. Ve o kadar örgütlendiler ki. Deprem sonrasıyla ilgili kesinlikle ders aldık. Van depreminde dünyanın neresinde bizim Jandarmamız Erzurum'dan ve diğer illerden, Türkiye Cumhuriyeti ordusu, 3 saat içerisinde göçükten insan çıkarmak için deprem bölgesine vardı. Var mı böyle bir şey. Dünya üzerinde böyle bir örnek var mı? Sözün gelişi göçüntü altına giren 100 kişiden 83'ü ölü torbasına girer. 1 kişi kurtarma takımları tarafından kurtarılır. Yaklaşık 16 kişi de eğer göçüntüde uygun yere düşmüşse ya da yakınlarının aracılığıyla kurtarılır. Yani kurtarma takımlarının kurtaracağı kişi sayısı 1'dir.

Ama Türkiye o kadar başarılı oldu ki, aşağı yukarı 5'i 10'u buldu Van depreminde. Burada da öyle oluyor. Şimdi 72 saat çok önemlidir. Bu süre içerisinde kurtarılmazsa susuzluk, boğulmalar başlar. Beton niteliği BS-7 veya 8. Yani kum gibi. Olması gereken BS-25'ten yüksek olması gerekiyor.

DEPREM ANINDA YAPILACAK İLK ŞEY

Peki deprem anında ne yapacaksınız?

Bir kitap alacak, okumasanız da kitabı, başınızın üzerine koyacaksınız, bir eliniz de onun üzerinde olacak. Daha sonra bir elinizle de burnunuzu tam kapatacaksınız. Soluk almayacaksınız yani. 

Sarsılıyor dediğiniz anda bunu yapmanız lazım. Daha sonra gözlerinizi kapatıp ağzınızı kapatacaksınız. Birden vücudunuzu küçülteceksiniz. Çömelecek veya yan yatacaksınız. Başınızı ayaklarınızın altına alıp bekleyeceksiniz. Gidebileceğiniz yer merdivenler veya asansör değildir. Bunlar deprem sırasında en sıkıntılı olan yerlerdir. Pencerelerden atlayanların çoğu ağır yaralanır veya ölür. En dar yer koridorlar ya da yunaklar ya da ayak yolunun (tuvaletler) bulunduğu yerlerdir. Oralara koşup, oralarda kalmak gerekiyor.

Çünkü dar yerlerin yıkılma olasılığı daha zordur. Yapıların köşelerine gitmeyin eğer bir köşe yapıda duruyorsanız. Çıkabileceksiniz yukarı doğru çıkın. Bunu ben yıllardır söylüyorum evlerin, işyerlerinin, sinemaların toplu alanların bulunduğu yerlerde kapıların dışa açık olması gerekiyor. ABD'de San Francisco depremi tozunu attırmıştır ama bundan ders çıkarmışlardır. Şöyle ki; kapılar içe doğru açılan evlerde insanlar kapı önünde ölmüştür. Gölcük depreminde de böyle oldu. 

Sonraki Haber