8 bin yıllık tarihi olan seramiği, bakanlık sanatçısı babalarından öğrendikleri teknikle modernize ettiler

Bursa'daki atölyelerinde, seramik sanatında yenilikçi bir yol izleyen Ayşem Mirza Kenarda (21) ile eşi Kutsi Soner Kenarda (27), Kültür ve Turizm Bakanlığı Çini ve Seramik Sanatçısı babaları İbrahim Poyraz’ın (47) geliştirdiği teknikle, 3 boyutlu seramik takı ve objeler üretmeye başladı.

Son Güncelleme:

Bursa'da 2005 yılında, Tarihi Irgandı Köprüsü'nde seramik atölyesi açan Kültür ve Turizm Bakanlığı Çini ve Seramik sanatçısı İbrahim Poyraz, ilk başlarda seramik üretimini geleneksel yöntemleri kullanarak yaptı. 30 yıldır profesyonel olarak seramik sanatı ile uğraşan ve geçmişi M.Ö. 6000 yılına kadar uzanan sanatın geleneksel yöntemlerini, zaman içerisinde bir adım öteye taşıyan Poyraz, meslek hayatı boyunca edindiği el becerisi ve tecrübesiyle seramiği oyarak 3 boyutlu hale getirmeyi başardı. Poyraz, o dönem 2 yaşında olan kızı Ayşem Mirza’yı da boş vakitlerinde atölyesine getirerek seramik sevgisini aşıladı. Anaokulu yıllarında ailesinin, kendisine ve arkadaşlarına eğitim vermesiyle, seramik sanatına olan sevgisi artan Ayşem Mirza, bu sanatı tıpkı babası gibi kendisine meslek edindi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nde Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Grafik Tasarımı Bölümü’nde eğitimini tamamlayan Ayşem Mirza, 2 yıl önce hayatını birleştirdiği müzisyen eşi Kutsi Soner Kenarda'ya da seramik sevgisini aşıladı. Kutsi Soner Kenarda da eşi ve kayınpederi İbrahim Poyraz'dan ders alarak seramik sanatını profesyonel olarak yapmaya başladı. Kenarda çifti, 2 yıldır Osmangazi ilçesi Kurtoğlu Mahallesi'ndeki atölyelerinde, babalarından öğrendikleri tekniklerle 3 boyutlu seramik takı ve objeler üretiyor. Meraklıları, Kenarda çiftinin atölyesinde ders alıp, kendi objelerini üretme şansı yakalarken, çift, özel sipariş üzerine tasarladıkları takı ve objelerin satışını da yapıyor.

'SERAMİĞİ OYARAK İNCE BİR İŞÇİLİKLE İŞLİYORUZ'

Eşi ile birlikte işlettikleri atölyede, benzersiz ve farklı bir yol izlediklerini ifade eden Ayşem Mirza Kenarda, "Dünyada sadece bizim ürettiğimiz özel tekniklerle seramik takılar ve sanat eserleri yaratıyoruz. Bu yenilikçi tekniğin mucidi, babam İbrahim Poyraz'dır. Onun vizyonu ve destekleri sayesinde, bugün seramik sanatında fark yaratan ürünler ortaya koyuyoruz. Geleneksel seramik üretiminde, desenler genellikle seramiğin yüzeyine çizilir ve pişirilir. Ancak biz, bu yöntemi bir adım öteye taşıyarak seramiği oyarak ince bir işçilikle işliyoruz. Babamın geliştirdiği bu teknik sayesinde, seramiklerimize derinlik ve detay zenginliği katarak adeta 3 boyutlu sanat eserleri yaratıyoruz. Ürettiğimiz her bir kolye, heykel veya sanat eseri, 1040 derecede pişirilerek dayanıklılık ve estetik açıdan mükemmelliğe ulaşır. Bu özgün yaklaşımımız, bizi diğer seramikçilerden ayıran en önemli farkımız. Her bir parça, büyük bir emek ve ustalık gerektiren bir süreçten geçiyor, bu da her ürünü eşsiz ve değerli kılıyor" diye konuştu.

'EŞİM, BABAMIN SANATINDAKİ DELİLİĞİNE AŞIK OLDU'

Babalarından öğrendikleri tekniği devam ettirerek seramik sanatını daha geniş kitlelere ulaştırmak ve bu alanda yeni yeteneklerin ortaya çıkmasına katkıda bulunmak istediklerini belirten Ayşem Mirza Kenarda, “Babamızın miras bıraktığı sanatı, eşim ile birlikte yürüttüğümüz için, kendimizi 'Seramikçi aile' olarak adlandırıyoruz. Atölyemizde üretilen her bir parça, hem bizim hikayemizi hem de bu sanatın tarihini yansıtıyor. Seramik, sadece bir zanaat değil, aynı zamanda bir ifade biçimidir. Biz de bu ifade biçimini en özgün ve yaratıcı şekilde sunmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. 2 sene önce eşimle evlendiğimizde, eşim profesyonel olarak müzik yapıyordu. Eşimin ailesi de çok iyi müzisyenlerdir. Eşim, geç saatlere kadar çalıştığı için ayrı vakitler geçiriyorduk. Babam ve eşim tanıştıklarında birbirlerini çok sevdiler. Eşim Soner, babamın sanatındaki deliliğine aşık olup yapmaya başladı ve o da çok sevdi" ifadelerini kullandı.

‘TEKNİĞİMİZİ ÖZEL KILAN DESENİ TAMAMEN HİSSETMEMİZ’

Ayşem Mirza Kenarda, babası İbrahim Poyraz’ın özel tekniğini ise şu sözlerle anlattı:

“Babam da daha öncesinde klasik düz zemine laleler, karanfiller çizerek başladı. Bu desenleri daha çok hissedilebilir kılmak için, bir çalışma ortaya sundu. Desenleri tamamen hissedebileceğimiz şekilde, çalışmaları oyarak yapmaya başladı. Daha önce benzer bir çalışmaya biz rastlamadık. Seramikçiler bizden bu tekniği hep istiyor ancak tekniğimizin kendimizde kalmasını istiyoruz. Tekniğimizi özel kılan şey, deseni tamamen hissetmektir. Çamur, çok güzel şekil alan bir şeydir ve desenleri tamamen ortaya çıkarabiliriz. Amacımız o desenleri tamamen ortaya çıkararak insanlarla buluşturmaktır.”

'BU SANATI MODERNİZE EDEREK TANITMAK İSTİYORUZ'

Kayınpederi İbrahim Poyraz ile tanıştıktan sonra müziği bırakarak seramik sanatına yoğunlaştığını ifade eden Kutsi Soner Kenarda ise “Önceki hayatımda sahnelerdeydim. Şimdiki hayatımda ise sahneyi, atölyemizde kendimiz yapıyoruz. Seramik yapmaya ilk başladığımda daha önce çamura hiç dokunmadığım için tecrübem yoktu. Eşim ve kayınpederim benimle çok ilgilendiler, en iyi şekilde eğitim verdiler. Seramik üzerine fırçayla çizilmiş motifleri her yerde görüyoruz. Biz tamamen oyarak, ince bir işçilik ile müşterilerimize eserlerimizi 3 boyutlu bir şekilde sunuyoruz. Seramik, unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan biri ve bizim amacımız bu sanatı modernize ederek insanlara tanıtmaktır” diye konuştu.

Sonraki Haber