Erzurum Müze Müdürlüğü, depolarında bulunan ve hiç sergilenmeyen eserleri her yıl farklı konseptlerde görücüye çıkarmak için çalışma başlattı. İlk olarak da metal takı ve süs eşyalar sergilenmeye başladı.Arkeolog Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak nezaretinde yapılan çalışmalarda; M.Ö. 1500 yılları ile Urartu, Helenistik, Roma ve Osmanlı dönemine ait 175 takı tespit edildi. Uzman ekipler tarafından tek tek temizlenen eserler, dönemlere ayrılarak meraklılarının beğenisine sunuldu. “Urartu'nun çok zengin takı kültürü, geleneği var” Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak, takıları en erken dönemden Osmanlı'ya kadar bir kronolojik sıraya koyduklarını belirterek, “Tespit ettiğimiz eserlerin Erzurum Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı'nda temizlikleri, bakımları ve restorasyon işlemlerini tamamlayarak sergimizi açtık. Müzemizde bulunan, daha önce hiç sergilenmeyen eserleri tespit ettik. M.Ö. 1500'lü yıllardan başladık.Özellikle tomurcuk başlı dediğimiz süs iğneleri, ardından mantar başlı, büyük boyutlu süs iğneleriyle kronolojik sürecimizi en erkenden aldık. Daha sonra özellikle Urartu'nun çok zengin takı kültürü, geleneği var.Urartu takılarıyla, kemerleriyle devam ettik. Roma ve Helenistik dönemin takılarının ardından Osmanlı dönemine ait bileklikleri gerdanlıkları, kemerleriyle 20'nci yüzyılda sürecimizi kronolojik olarak tamamladık" diye konuştu.“Takı kadının hayatında hep vardı” 18, 19 ve 20'nci yüzyıl Osmanlı'da takı geleneğini arkeolojik devirlerden alıp, geliştirdiğini gördüklerini vurgulayan Altunkaynak, "Yine aynı şekilde açık uçlu bileklikler, bilezikler, küpeler, yüzükler, omuzlara bağlanan gerdanlıklar, kolyeler ve çok muhteşem kemerler. Buradaki işçilik, gerçekten çok muazzam. Doğal taşlar kullanılarak görselliğe ne kadar önem verildiğini gösteriyor. Takının insanoğlu ve büyük oranda kadınların hayatında binlerce yıldır nasıl bir süreçten geçtiğini, asla önemini kaybetmeden günümüze nasıl geldiğini yansıtmaya çalışıyoruz" diye konuştu.