2000 yılından önce yapılan binalara dikkat!
Kayseri Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Bülent Üzeltürk; meydana gelen depremlerde 2000 yılından önce yapılan binalarda daha fazla yıkım gerçekleştiğini söyledi.
Kayseri Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Bülent Üzeltürk, ülkemizin yüzde 98’inin deprem kuşağında olduğunu belirterek yapılan araştırmalarda her 3 yılda bir ülkemizde yıkıcı bir deprem meydana geldiğini söyledi.
2000 bin öncesi yapılan binalarda yıkımın daha fazla olduğunu ifade eden Üzeltürk, “Yine bir depremle sarsıldı ülkemiz, yine büyük bir deprem can kayıplarımız var, ekonomik kayıplarımız bunun yanı sıra her deprem de olduğu gibi. Unutmayalım ki ülkemizin yüzde 98’i deprem bölgesi kuşağı içerisinde yer alıyor. En fazla deprem olan ülkelerden biri de biziz. Elimizdeki istatistiki verilere göre ortalama olarak her 3 yılda bir yıkıcı depremle karşılaşıyoruz. Geçmişten beri yapılan araştırmalar bize bunu gösteriyor.
"DEPREM ÜRETMEYE HAZIR"
Bu da bize bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini anlatıyor. Kuzey Anadolu Fay Hattımız, Batı Anadolu’daki birçok fayımız, Doğu Anadolu Fay Hattımız, Kayseri’nin de içerisinde bulunduğu ve üzerinden geçen Ecemiş Fayı, hemen yakınımızda Sarız Fayı ondan sonra Malatya fayı bunlar hep aktif, diri dediğimiz yani deprem üretmeye hazır faylarımız. Bunların içerisinde tabi ki en büyük olanı Kuzey Anadolu Fay Hattı, daha sonra Doğu Anadolu Fay hattı ve Ege Bölgesindeki diğer faylar sırasıyla yerlerini alıyorlar. En son yaşadığımız depremde maalesef merkez üssünden 60-70 kilometre uzakta olan İzmir’in bir ilçesi Bayraklı’da önemli yıkımlar oldu. Can kayıpları oldu. Bu da bize gösteriyor; ülkemiz bir deprem ülkesi ve bu ‘depreme ne kadar hazırlıklıyız?’ sorusunu akıllara getiriyor. Bizim hep dile getirdiğimiz zemin ve bina ilişkisinin iyi kurulamaması, zeminin bina yapılırken göz ardı edilmesi. Yapılan binalardaki mühendislik hizmetlerinin özellikle 2000 öncesi yapılan binalardaki mühendislik hizmetlerinin çok zayıf olması. Son çıkan yönetmeliklere uyan binalarda yıkımın veya hasar görmenin çok az olurken 2000 öncesi yapılmış binalarda yıkımın ve hasarın oldukça fazla olduğunu görüyoruz. Bu da mühendislik hizmetlerinden yeteri kadar yararlanmamış binalar olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.
Doğanın deprem, sel, heyelan gibi afet örneklerini gösterdiğini, bunları mühendislik hizmetiyle harmanlayarak afete dönüşmesinin engellenmesi gerektiğini vurgulayan Üzeltürk, “Depreme karşı gerekli önlemleri alarak can ve mal kaybının önüne geçilmesi gerekiyor. Bunlar da yeteri kadar mühendislik hizmetleri alınmasıyla can ve mal kayıplarının önüne geçilmesini sağlayabiliriz. Bunu İzmir depreminde de gördük. Yeteri kadar mühendislik hizmeti almayan binalar yıkılırken, hemen yanındaki binalar yıkılmadan hasarlı, az hasarlı ya da hiç hasar görmeden depremi atlattı ve bu şekilde can ve mal kaybını önlediğini gördük. Bu iki uç örnek bize yeteri kadar mühendislik hizmeti almamız gerektiğini, yaşam alanlarımızı mühendislik hizmetlerinden faydalanarak tasarlanması gerektiğini, zemin etütlerinin özellikle burada ilk sırada yer aldığını, zemin etütlerinden alınan değerlere göre üzerindeki binaların tasarlanması ve hesaplarının buna göre yapılması gerektiği gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Kaynak: İHA