Cumhurbaşkanı kararı ile "Milli Park" ilan edilen Hakkari ve Yüksekova arasındaki Cilo Dağları'nda yer alan Türkiye'nin en büyük vadi buzulunun bir bölümü, artan sıcaklıklar nedeniyle eridi. İki yıl önce "kesin korunacak hassas alan" kapsamına alınan, son senelerde yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği buzul alanındaki daralma, parçalanmalar ile buzul gölündeki genişleme, dikkati çeken boyutlara ulaştı. Bölgeyi ziyaret ederek bilimsel çalışmalar yürüten bilim insanları, çatlakların derinleştiği, alt tarafında büyük boşlukların oluştuğu buzulların üzerine çıkılmaması uyarısında bulundu. Hakkari Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi, yer ve deniz bilimci Prof. Dr. Mehmet Nuri Bodur, buzullaşma sürecinin 2 milyon yıl öncesine dayandığını söyledi. Buzullaşmanın belirli aralıklarla kesintiye uğrayarak erime süreçlerinin başladığını belirten Bodur, bu durumun sanayi devrimiyle daha da hızlandığını vurguladı. Bodur, "Son 10 yıllık döneme bakacak olursak tüm dünyadaki buzullarda erime sürecinin hızlandığını, bu hızlanmanın en belirgin örneğini de Hakkari'deki Cilo Dağları'nda bulunan buzullarda ve buzul göllerinde açık şekilde görebiliyoruz." dedi. Kentteki 12 yıllık görev süresince hem dağcılık hem de bilimsel gözlem için buzul bölgesine defalarca gittiğini ifade eden Bodur, yaptıkları gözlemlerde buzullarda ciddi erimelerin olduğunu, buzul gerilemesinin meydana geldiğini, erime sonucunda buzul gölünün hacimsel olarak büyüdüğünü tespit ettiklerini söyledi. Erimeler sonucu bölgede taşkınların olabileceğini, lokal olarak ekosistemde önemli bozulmaların ve değişimlerin meydana gelebileceğini kaydeden Bodur, "Bölge açısından baktığımızda birtakım tarımsal, hayvansal faaliyetlerin azalmasına neden olabilecek bir durumu ortaya çıkarması söz konusu olabilir. Bu durumun bölgede iklimsel birtakım değişikliklere de neden olabileceğini söylememiz mümkün." değerlendirmesinde bulundu. Bölgenin turistik açıdan cezbedici bir doğaya sahip olduğunu, tabiata sahip çıkmak için bazı önlemlerin alınması gerektiğini belirten Bodur, şöyle devam etti: "Doğa sporları açısından baktığımızda da çok zengin bir coğrafya ve bu zenginliği tüm ülkeye, dünyaya tanıtmak için çeşitli etkinlikler yapmak gerekir ama bu etkinlikleri yaparken, doğaya zarar vermeden, doğayı kirletmeden, doğanın yarattığı unsurları yok etmeden, insan yararına oluşturduğu yapıyı bozmadan turistlik amaçlı gezilebilir.""Bunun için mutlaka koruyucu önemlerin alınması lazım. Aksi halde bölgenin hem kirlilik hem ekosistem hem mikroklima açısından birtakım değişikliklere uğramasıyla zararlı hale gelebileceğini söyleyebiliriz. Doğa bize sunduğu nimetleri iyi kullanmadığımızı görürse bu nimetleri elimizden geri alır. İnsanlar gidip gezebilir, görebilir, fotoğraf çekebilir ama gidip de buzulların üzerinde yürümeleri, o çatlakların, kırıkların kenarlarında zaman geçirmeleri çok büyük tehlike." Buzul alanında görülebilen ve görünmeyen "kılcal çatlaklar"ın bir anda ayrışmalara ve daha büyük parçalanmalara neden olabileceğine işaret eden Bodur, şunları kaydetti: "Bu buzullar göründüğü gibi durmuyor. Erimeden dolayı buzulların tabanında birtakım boşluklar, bu boşluklardan dolayı üst katmanlarda çökmeler, çatlaklar ve yarıklar oluşuyor. Bu durum, insanların gezintisi esnasında meydana gelmesi büyük tehlike arz ediyor. Kesinlikle buzulların, buzul gibi görünen kar kütlelerinin üzerine çıkılmaması lazım çünkü bunların altları erimeden dolayı boşluklarla dolu." Bodur, küresel ısınmaya bağlı olarak Cilo Dağları'ndaki buzullarıdaki erimeye bağlı oalarak buzul gölündeki genişlemenin uydu kayıtlarında da görülebildiğini ifada etti. Küresel ısınmanın etkilerinin özellikle son 5 yılda daha da arttığını belirten Bodur, "Erimenin çok net şekilde hızlandığını görebiliyoruz. Buzul alanı son 10 yılda hacimsel olarak yüzde 20-30'a yakın daralmış ama eteklerinde oluşan buzul göllerinde ise hacimsel olarak büyümeler meydana gelmiş ve genişlemiş." dedi.