17 Ağustos'ta yüreklere gömülenler | 23 yıl geçti, hala kayıplarını arıyorlar!

Marmara Depremi'nin üzerinden tam 23 yıl geçti. O kara günde binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti ve kalplere gömüldü. Deprem sonrası cenazesi bulunmayanların aileleri ise üzerinden seneler geçmesine rağmen hala mücadelelerini zorluklar içinde sürdürüyor.

Son Güncelleme:

17 Ağustos Marmara Depremi'nde resmi rakamlara göre 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti. 23 bin 781 kişi de yaralandı. Merkez üssü Gölcük olan 7.4'lük depremde hayatını kaybedenler ve cenazesi teşhis edilenler yüreklere gömüldü.

Depremin yaşandığı günlerde pek çok insan yakınlarından haber alamadı, vefat ettilerse bile cansız bedenleri bulunamadı. Yüzlerce kişiden depremin ardından haber alınamadı. Acılı aileler, yıllarca ölü veya diri yakınlarını aradı. 23 yıldır hala açılmayan mezarlar ve bulunmayan vatandaşların aileleri de umutla haber bekliyor.

Kenan Emir (sağda), Marmara Depremi'nde oğlu, gelini ve üç torununu kaybetti. Kayıp kızı Hicran'ı (solda) ise arıyor. 

"EVLAT ARAYAN YILLAR GEÇSE DE YORULMAZ"

Yurt dışında yaşayan 75 yaşındaki Kenan Emir, depremde kızı Hicran'ın ise ne ölüsüne ne de dirisine rastlandı. Ölene kadar kızını aramaktan vazgeçmeyeceğini belirten Emir, "Yıllar geçiyor hiçbir şey değişmiyor. Hala arama sürecim devam ediyor. Herkesi buluyorlar, kaybımızı birilerinin elinde olmasına rağmen bulamıyorlar. Yurt dışından geldim yine, anmadan sonra döneceğim. Her yıl kızım için geliyorum ama elim boş dönüyorum" ifadelerini kullandı.

"Gerçekten umutluyum, kızım yaşıyor ama birilerinin elinde yaşıyor" diyen Emir, "Belki de bizi öldü biliyor. Birilerine ulaşamıyoruz. Yıllardır arıyorum ama yorulmadım. İnşaatta çalışan yorulur, bir can arayan, evlat arayan kesinlikle yorulmaz" şeklinde konuştu.

Emir, şöyle devam etti; "23 yıl geçti, o dönem Hicran 18 yaşındaydı. Şimdi 40 yaşındadır. Önce Allah'a güveniyorum. Bu kızın biz dünyadan gitmeden bir gün karşımıza çıkacağını düşünüyorum. Güneş akşam, batar sabah doğar. İnşallah bir gün o güneş üzerimize doğar" dedi.

Nilgün Karamert, kızının yaşadığını hissettiğini söylüyor.

ZAMANAŞIMI KORKUSU...

Depremde 7 yaşındaki kızı Gözde'yi kaybeden Nilgün Karamert, kızının sağ olduğuna dair kanıtlar olduğunu söylüyor. Karamert, "8-9 aydan beridir polis iyice kaybın üzerine düştü. Kızımın sağ olduğuna dair kanıtlar var. Ama nereye verildiği bilinmiyor. O dönem kızım Gözde, bir teğmen tarafından hastaneye kaldırılıyor. Hastanede bir komutan kızım ağlarken muhtemelen bulup götürüyor. Soruşturma sürüyor. Tek sıkıntımız zamanaşımına düşmesi" diyor.

Bir anne olarak kızının yaşadığından hep emin olduğunu dile getiren Karamert, şunları söyledi: "Gözde'nin yaşadığına polis de emin zaten. 23 yıl geçti üzerinden, o dönem 6 yaşında şimdi 29 yaşına girecek. Ben her ihtimali düşünüyorum. Belki bulduğumuzda bizi istemeyecek, başka hayatı var.

Ben yeter ki bulayım bu arayışım bitsin. 'Kızım seni aradım, aradım buldum. Hiç yılmadım hiç bırakmadım' diyebileyim istiyorum. Hep inandım, inancımı hiç kaybetmedim. Binlerce resim baktım, ismi Gözde olan çocukların resimlerine. İğneyle kuyu kazıyorum ama yapacak birşeyim de yok."

Gölcük'te bazı mezarlar mahkeme kararıyla açılmıştı. Gamze Aktürk (sağda), yıllardın kardeşini arıyor.

"ARTIK KARDEŞİMDEN VAZGEÇTİM"

50 yaşındaki Gamze Aktürk ise o dönem 21 yaşında olan kardeşi Zafer Kutluer'i yıllardır arıyor. Kardeşinin cenazesinin bulunması için hiçbir ilerleme kaydedilemediğini aktaran Aktürk, "Önümüze hep bürokrasi engeli koyup bir kenara attılar. Yakınlarımızı bulmak için yeteri kadar uğraşılmadı. Ben artık kardeşimden vazgeçtim. Mücadele edecek ekonomik gücüm de kalmadı. 10 tane mezarı zor açtırdık. Kardeşim için DNA örneği vermeye gittim, bir sene sonra fatura yollamaya kalktılar" dedi.

Açılması gereken 31 mezardan sadece 15'inin açıldığına dikkat çeken Aktürk, 16 mezarın açılmayı beklediğini söyledi.

Aktürk, kardeşinin cenazesinin Kahramanmaraş'ta olduğunu iddia ediyor ve devam ediyor; "Depremde Gölcük'te Deniz Üssü Komutanlığı'nda görevli bir asker de hayatını kaybetti. O dönemde buradan bir cenaze alınıp memleketine gönderilmişti. Ancak açılan 15 mezardan künye takılı bir cenaze çıktı. Aileye söylememize rağmen kabul etmediler ve 'Cenazemiz zaten Kahramanmaraş'a geldi' dediler."

Prof. Dr. Nuray Karancı, kayıplarını arayan insanları psikolojik durumları ile ilgili şu ifadeleri kullandı: "Bir kayıp sonrası o kayıpla ilgili bir kesinlik oluşabilmesi, yani bedene ulaşılması, cenaze ve defin işlemlerinin yapılması çok önemli. Çünkü siz o travmayı bir işlemleyip, bir anlamlandırıp bir yere koyamıyorsunuz. Bu yapılmadığı zaman hala zihninde o kişi yaşamaya devam ediyor ve bir umut oluyor."

cihat.aslan@haberglobal.com.tr

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber