Saldırı akıllara getirdi: New York metrosu gerçekten tehlikeli mi?
Yakın zamanda New York Metrosu'nda bir sürücüye insan pisliği atılması ve bir kadının raylara itilerek öldürülmesi, New York'lularda "metro tehlikeli" algısı oluşturdu. Geçtiğimiz günlerde yaşanan 23 kişinin yaralandığı silahlı saldırı da bu durumu körükledi. Gerçekten New York metrosu tehlikeli mi?
Salı günü New York metrosunda düzenlenen silahlı saldırı, şehirde New York metrosu tehlikeli mi sorusunu yeniden akıllara getirdi. Saldırı öncesi "Propethoftruth88" isimli bir YouTube kanalı bulunan bir vlogger, New York Metrosu'nun 1980'li yıllardaki suç dolu günlere geri döndüğünü iddia ediyordu.
Suçlularla mücadele edeceği sözünü veren New York Belediye Başkanı Eric Adams'ı suçlayan vlogger, kanalında "Hiçbir şey düzelmeyecek" şeklinde veryansın etti. Bunun yanında ırkçı ve nefret söylemi dolu videolar da yayınlayan gerçek adı James Frank olan Propethoftruth88, salı günü Brooklyn ilçesinin 36'ıncı cadde metro durağında silahlı saldırı düzenledi. Olayda 23 kişi yaralanırken, James Frank yakalanıp tutuklandı.
SUÇ ORTALAMASI SANILANDAN DÜŞÜK
Bu tarz olaylar toplumda korku yaratmaya yetti. Bu olaylar sonrası New York Raylı Sistemleri Yönetimi'nin liderleri, New York Polis Departmanı'nı suçu kontrol edememekle suçladı. Polis ise savcıları işaret etti. Bunun sonucunda "Metro'da suç oranları arttı" düşüncesi insanları trene binmekten uzaklaştırıyor. Issızlaşan metro trenleri de suça davetiye çıkarıyor. Bu, çok bilinen bir kısır döngü. Suç var diye bir bölgeden kaçınırsanız, ıssızlaşan o bölgede suç artar.
Aslında "New York metrosu suç merkezine döndü" düşüncesi bir yanılgıdan ibaret. Suçun son birkaç yılda arttığı doğru, ancak artış nispeten mütevazı kaldı. 2020'de 3 bin 411 olan metrodaki şikayetler, 2021'de 3 bin 918'e yükseldi. Bu rakamlar aslında 2019'a göre (4 bin 714) düştü, ancak pandemi sırasında yolcu sayısı da düştü. (Geçen hafta içi yolcu sayısı, günlük pandemi öncesi sayıların ortalamasının yüzde 55 ila 60'ıydı.)
2021'de The New York Times, yılın ilk üç ayında milyon kişi başına düşen suçları karşılaştırdı. 2019'da bu sayı milyonda birdi. 2020'de milyonda 1,48'e ve 2021'de milyonda 1,63'e yükseldi. Yüzdelik artış fazla, ancak hala trenle yolculuk eden her 1 milyon insan için hala iki suçtan az. Tipik bir mesai gününde, bu yaklaşık beş suç anlamına geliyor.
ŞEHİR GÜVENLİ HALE GELİRSE METRO DA GÜVENLİ OLUR
1980'lerde New York metrosunda suç oranı gerçekten fazla idi. Şu an New York'taki John Jay Ceza Adalet Koleji'nde profesör olan, o zamanın doktora öğrencisi Dennis Kenney Rutger, o dönem metrodaki suçları araştırmaya başladı. Kenny, metronun berbat durumda olduğunu hatırlıyor.
"Metro duvar yazıları, idrar izleri ve evsizlerle doluydu" diyen Kenny, beklediğinin aksine akşam 8'den gece 2'ye kadar süren araştırması sırasında tek bir olaya bile tanık olmadı. Kenny şöyle diyor: "Bu biraz komikti çünkü o sırada metro polisi bize bunu zaten bildiklerini ve kimsenin onları dinlemediğini söyledi. Onlar haklıydı."
O sırada kaydedilen suçların çoğu, okul çocukları arasında yapılan küçük hırsızlıklardı. Metrodaki zayıf güvenlik algısı, çoğunlukla basında çıkan haberlere ve metro polisinin nadiren ortaya çıktığı hissine bir tepkiydi. Ancak şehrin polis devriyelerinin yüzde 12'si metroda olmasına rağmen, şehirdeki ciddi suçların sadece yüzde 3'ü orada meydana geldi.
Metroların yenilenmesi, temizlenmesi, grafitilerin silinmesi sonucu metro daha güvenli hale geldi. Ayrıca o dönem New York'un güvenliğine önem verilmesi ile metro suçlarında keskin bir azalış görüldü. Dönemin New York polis departmanı, şehrin güvenliğini sağlayınca metrodaki suçların paralel olarak azaldığını gördüler.
Günümüzde her ne kadar 80'lerdeki kadar bir algı yoksa da, bu durum işe yarayabilir. Kötü ve pis New York metrosu yenilenirse ve şehirdeki suçları bitirmeye yönelik hamleler yapılırsa, insanlar güvenle metroya binebilirler ve "metro tehlikelidir" algısı yok olabilir.
*Bu haberde yer alan bilgilerin büyük bir kısmı The Atlantic'de David A. Graham tarafından "The Subway-Crime Death Spiral" başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.
EK KAYNAK: New York Times
Kaynak: Web Özel