Ünlü bilim insanı James Lovelock doğum gününde hayatını kaybetti
Sunduğu 'Gaia hipotezi'yle bilim dünyasında önce alay edilen sonra ise 'Adam haklıymış' dedirten ünlü İngiliz bilim insanı James Lovelock, 103 yaşında doğum gününde hayatını kaybetti.
Dünyaca ünlü bilim insanı James Lovelock, 103. doğum gününde hayatını kaybetti.
Dünya gezegenini yaşayan bir organizma olarak tanımlayan Lovelock'un dengesini kaybedip düştüğü ve sonrasında yaşananan komplikasyonlar sonucu hayatını kaybettiği açıklandı.
Efsane bilim insanı Gaia hipotezi ve iklim değişikliği konusundaki öncü çalışmalarıyla tüm dünyada tanınıyordu.
Ailesinden yapılan açıklamada "Dünyanın bilimsel öncülerinden, iklim uzanı ve Gaia hipotezinin ortaya atan adam olarak biliniyordu. Sınırsız bir merak duygusuna sahipti ve sevgi dolu bir eş ve harika bir babaydı" denildi.
1970'li yıllarda Dünya'nın insanların yok ettiği tüm yaşam formlarından oluşan tek, kendi kendini düzenleyen süper bir organizma olduğunu anlatan Gaia hipotezini ortaya atmıştı. İlk başlarda meslektaşları tarafından alay konusu oldu ancak sonrasında dedikleri daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Lovelock ayrıca yaklaşmakta olan iklim kıyametini de duyuran isimlerden olmuştu. 2006'da yayınladığı "Gaia'nın İntikamı" adlı kitabında, "Eğer insanlık, sera gazı emisyonlarını radikal bir şekilde azaltmayı başaramazsa bunun bedelini ödeyecek" diye yazmış ve tüm dünyayı yaklaşmakta olan 'kıyamete' karşı uyarmıştı.
2009'da AFP'ye konuşan Lovelock, "Bildiğimiz haliyle gezegeni kurtarmak için çok çok geç kaldık" demişti.
Hiçbir kurum ya da şirkete bağlı olmadan bağımsız olarak çalışan Lovelock, sürekli gelenekselcilerle çatışıyordu.
2020 yılında yine AFP'ye verdiği demeçte dünyanın koronavirüsle olan mücadelesine odaklanmayı bırakıp küresel ısınmaya karşı mücadele etmesi gerektiğini söylemişti.
Lovelock'un dünyaya kazandırdıkları bunlarla sınırlı da değil. 1919 doğumlu olan iki dünya savaşı arasında büyüyen İngiliz bilim insanı, ABD'de kimya, tıp ve biyofizik okudu.
Deha olduğu anlaşılınca İngilizler, Lovelock'u geri getirdi. 1950'li yıllarda ozon tabakasındaki deliği tespit etmek için kullanılan makineyi icat etti. 1960'ların başında NASA, Mars'taki olası yaşamı araştırması için onu Kaliforniya'ya getirdi. Ancak yaptıkları çalışmalar Mars'ta yaşam bulma umudu bırakmadı.
Gaia hipotezi nedir?
Gaia hipotezi, Gaia kuramı ya da Gaia prensibi, biyosferin ve yerkürenin fiziki bileşenleri sayılan atmosferin, kriyosferin (buzullar), hidrosferin ve litosferin, karmaşık bir karşılıklı etkileşim sistemi içinde bir araya gelerek bir bütünlük oluşturduğunu ileri süren ekolojik bir kuram ya da hipotezdir.
Gaia hipotezi ilk olarak, James Lovelock'un, Mars'taki yaşamı saptama yöntemleri üzerine NASA adına yaptığı bağımsız bir araştırmanın yan ürünü olarak formüle edildi. Hipotezi ilk olarak 1970'li yılların başlarında makale olarak yazdı. Daha sonra hipotezin göze batması üzerine 1979 yılında "Gaia: Dünya'daki Yaşama Yeni Bir Bakış" adıyla kitap olarak yayınlandı.
Lovelock'a göre hipotez başlangıçta, oksijen içeren kimyasalların bir aradalığını ve Dünya atmosferinde metan konsantrasyonunun sabit kalmasını açıklamaya yönelmişti. Lovelock, başka gezegenlerdeki atmosferde bu gibi durumları araştırmanın, yaşam tespit etmek yönündeki çalışmalar için görece güvenli ve pratik bir yöntem olduğunu ileri sürmüştür. Lovelock, birçok farklı sürecin, kendi kendini düzenleyen bu sistem içinde aynı yönde işlemeye yöneldiğini ve tüm dengeleri şekillediğini formüle etmiştir. Bu şekilde formüle edilen hipotez, birçok bilimsel deneyle de desteklenmiş[9] ve bir dizi yararlı öngörü sağlamıştır. Dolayısıyla hipotez, Gaia Kuramı olarak tanındı.
Lovelock'un hipotezinin detayları
James Lovelock, Gaia'yı şu şekilde tanımlamaktadır. Dünya'nın biyosferini, atmosferini, okyanuslarını ve toprağını içine alan karmaşık bir varlık: bu gezegende yaşam için en uygun fiziksel ve kimyasal ortamı oluşturmaya yönelmiş bir geri besleme ya da sibernetik bir sistem oluşturan bütünlük
Lovelock'un başlangıç hipotezi, biyokütlenin gezegendeki koşulları daha "konuksever" koşullara dönüştürmeye yöneldiğini ifade etmektedir. Gaia Hipotezi bu "konukseverliği", tam bir homostasis durumu olarak ifade etmektedir. Eleştirmenleri tarafından teleolojik olmakla suçlanan hipotez atmosferin, biyokütle için ve biyokütle tarafından homostatis durumunda tutulduğunu kabul etmektedir.
Lovelock, Dünya'daki yaşamın bir sibernetik kontrol sağladını, homostatik geri besleme sisteminin biota tarafından kendiliğinden ve bilinçli olmayan bir şekilde işletildiğini ve böylelikle küresel ısı ve kimyasal yapıyı istikrarlı tuttuğunu ileri sürmektedir.
Ilk hipoteziyle Lovelock, okyanus tuzluluğunda, atmosfer bileşiminde ve yüzey sıcaklığında küresel bir kontrol sisteminin varlığını ortaya koymuştur.
Hipotezin dayandığı savlar şunlardır:
Dünyanın küresel anlamda yüzey ısısı, Güneş tarafından sağlanan enerji arttığı hâlde sabit kalmıştır.
Atmosferin bileşimi, değişken olması gerekirken sabit kalmıştır.
Okyanusların tuzluluk oranı sabittir.
Yeryüzünde yaşam başladığından bu yana Güneş'in sağladığı enerji %25 - %30 artmıştır. Buna karşın gezegenin yüzey ısısı küresel düzeyde, olağan sayılamayacak şekilde sabit kalmıştır. Dahası, Dünya'da atmosferin bileşiminin de fiilen sabit kaldığına dikkat çekmektedir.
Kaynak: Haber Global TV