Uluslararası Adalet Divanı: İsrail, Gazze'de işgalci güç konumunda

Uluslararası Adalet Divanı, "İsrail, Gazze'de işgalci güç konumunda. İşgal altındaki Filistin toprakları parçalanmış ayrı bölgeler değil, tek bir bölgesel birimdir" açıklaması yaptı. Divan, İsrail'e "Filistin topraklarındaki işgaline en kısa sürede son vermeli" çağrısında bulundu.

Son Güncelleme:

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Filistin'i işgaline ilişkin danışma görüşünü açıkladı. 

Uluslararası Adalet Divanı'ndan yapılan açıklamada, "İşgal altındaki Filistin toprakları parçalanmış ayrı bölgeler değil, tek bir bölgesel birimdir. İsrail, Gazze'de işgalci güç konumundadır. İsrail, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da işgalcidir. İsrail'in işgal ettiği toraklardaki yerleşim politikaları Cenevre Sözleşmesi'ni ihlal etmektedir" denildi.

İsrail'in işgal ettiği topraklarda Filistinlilere ait doğal kaynakları kullanmasının uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilen açıklamada, "İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşimleri ile uluslararası hukuku ihlal etmektedir" denildi.

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'e "Filistin topraklarındaki işgaline en kısa sürede son vermeli" çağrısında bulundu.

Ayrıca, "Tüm Devletler, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki varlığını hukuki olarak tanımama, yardım veya destek sağlamamakla yükümlüdür. İsrail, işgal ettiği topraklarda haksız uygulamalarından doğan tüm zararları tazmin etmelidir" denildi.

DIŞİŞLERİNDEN AÇIKLAMA

Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, ''Uluslararası Adalet Divanı, bugün (19 Temmuz) açıkladığı istişari görüşünde, İsrail’in Filistinlilere yönelik işgal ve zulüm politikası uygulamakta olduğunu hukuki olarak teyit etmiştir.

Söz konusu görüşte de belirtildiği üzere; İsrail, Filistin topraklarındaki mevcudiyetini bir an önce sona erdirmeli ve yol açtığı zararı tazmin etmelidir.

Uluslararası toplum, İsrail’in hukuk dışı uygulamalarına son verilmesi için kararlı ve güçlü bir tavır takınmakla yükümlüdür. Türkiye, istişari görüşe yazılı ve sözlü katkı sağlayarak Uluslararası Adalet Divanı’ndaki sürece destek vermiştir. Halen Gazze halkına uygulanan ve soykırıma varan fiiller dahil, Filistinlilere karşı işlenen suçların cezasız kalmaması için çaba göstermeye devam edeceğiz.'' ifadeleri kullanıldı.

ADALET BAKANI TUNÇ'TAN AÇIKLAMA

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, ''Uluslararası Adalet Divanının bugün açıkladığı karar ile İsrail'in Filistin'de işgalci olduğu ve Filistinli kardeşlerimizin davasında haklı olduğu bir kez daha tescillenmiştir. İsrail’in haksız işgali ve yaptığı katliamın asla kabul edilemez olduğu uluslararası yargı tarafından gözler önüne serilmiştir. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 40 bine yakın masum Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 90 bin Filistinlinin yaralanmasına neden olan işgalci İsrail, alınan kararlara uymalı ve hain saldırılarına biran önce son vermelidir. Uluslararası mekanizmalar ve insan haklarına inanan ülkeler, katliam yapan İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarından en kısa sürede geri çekilmesi için daha etkin rol üstlenmelidir. İnsan haklarını yok sayan, uluslararası hukuku görmezden gelen İsrailli yetkililer, insanlık vicdanında mahkum oldukları gibi uluslararası yargı önünde de hesap verecek ve mahkum olacaktır. Türkiye olarak daima Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarında yanlarında yer almaya devam edeceğiz.'' ifadelerini kullandı.

DANIŞMA GÖRÜŞÜ NEDİR?

Birleşmiş Milletlerin temel yargı organı Divan'ın görevleri arasında ilk olarak, devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.

BM organları ve faaliyet alanlarıyla ilgili olması şartıyla BM yetkili kuruşları uluslararası hukuka ilişkin konu hakkında UAD'den danışma görüşü isteyebiliyor, devletler ise Divan'dan danışma görüşü isteyemiyor.

UAD bu meselede İsrail'in, işgal ettiği Filistin'deki politikaları ve uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin bağlayıcı olmayan danışma görüşünü açıkladı.

DANIŞMA GÖRÜŞÜNÜN ETKİSİ NEDİR?

UAD’nin verdiği danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.

Danışma görüşleri, ileride açılabilecek benzer konulardaki davalarda Divan'ın ne yönde karar verebileceğini de gösterirken, danışma görüşü aleyhine hareket eden devletler açısından politik baskı aracı olarak kullanılabiliyor.

Divan'ın, İsrail'in Filistin topraklarında inşa ettiği duvara dair 2004'te verdiği danışma görüşünde, duvarın hukuka aykırı olduğunu tespit etmesinin ardından birçok devlet ve şirketin, söz konusu duvarın inşasına katkı sunmaktan imtina etmesi, İsrail'e sattıkları inşaat malzemelerinin duvarın yapımında kullanılmaması şartı koyması dikkati çekiyor.

Yine UAD'nin 22 Temmuz 2010'da, uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı olarak bağımsızlık ilan etmenin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova'nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.

UAD'nin görüşünün, işgalin uluslararası hukuka aykırı olduğu yönünde olması durumunda, bunun İsrail ve diğer ülkeler açısından getirdiği sonuçları da tespit etmesiyle, İsrail'in Gazze'de ve diğer Filistin topraklarında uyguladığı ihlallerin sonlandırılması yönündeki baskının artması bekleniyor.

Buna ek olarak, İsrail'e askeri, siyasi ve mali destek veren ülkelerin de uluslararası toplum tarafından bu desteklerini sonlandırmaları yönünde gelecek çağrıları yanıtlamak zorunda kalmaları öngörülüyor.

DANIŞMA GÖRÜŞÜ, ADALET DİVANI'NDAKİ DAVADAN FARKLI

Güney Afrika’nın, İsrail aleyhine, Soykırım Sözleşmesi'nin ihlali sebebiyle Uluslararası Adalet Divanında açtığı dava, iki ülke arasında çekişmeli yargılama anlamına gelirken, danışma görüşü, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor.

Danışma görüşünde, davalı-davacı şeklinde ayrım bulunmuyor ve UAD, BM organları ya da kuruluşlarının faaliyet alanlarına ilişkin yönelttiği sorular hakkındaki görüşünü açıklıyor.

Divan Statüsü'nün 66. maddesi gereği, BM üyesi ülkeler, danışma görüşü istenen konular üzerine yazılı ve sözlü beyanda bulunma hakkına sahip.

Çekişmeli davalardan farklı olarak herhangi bir ad-hoc hakim (bir davaya özgü yargıç) atanmadığından, danışma görüşü kararını UAD'nin daimi 15 hakimi verecek.

Buna ek olarak soykırım davası sadece Gazze'de işlenen soykırım suçlarını ve ihlalleri ele alırken, danışma görüşünün kapsamında, Gazze'nin yanı sıra Batı Şeria ve Doğu Kudüs dahil olmak üzere tüm Filistin topraklarındaki başta işgal ve ilhak olmak üzere birçok uluslararası hukuk kuralının ihlali yer alıyor.

Sonraki Haber