Tarafsız İsviçre'de neden bu kadar çok sığınak var?

Rusya Ukrayna savaşı ile birlikte sivil savunmada sığınakların önemi tekrar gündeme geldi. Tarafsızlığı ile bilinen İsviçre dünyada en fazla sığınağa sahip ülkelerden biri olurken Türkiye'de İkinci Dünya Savaşı yıllarında bu alanda ciddi çalışmalar yapılmıştı.

Son Güncelleme:

İsviçre Rus milyarderlerin varlıklarını dondurma kararı aldığında tarihi bir tarafsızlık bozulmuş oldu. Pek çok uluslararası görüşmenin gerçekleştiği, iki dünya savaşına da taraf olmayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Lozan Anlaşması da İsviçre'de imzalanmıştı.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile gündem olan sığınaklar dünyanın pek çok ülkesinde doğal afet veya savaş gibi sebeplerle inşa edilirken, İsviçre dünyada en fazla sığınağa sahip ülkelerden biri. (320 bin adetle)

İsviçreli politikacılar İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada yeni bir büyük çatışma çıkması ihtimalini göz ardı etmediler. Özellikle Soğuk Savaş’ın yükseldiği ve Küba füze krizinin yaşandığı 1960’ların başlarında ülkede ‘Bir savaş anında ne yapacağız?’ sorusu iyice yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.

1963 yılında çıkan bir kanunda “Her vatandaşın evinin yakınlarında korunabileceği bir sığınak olmalıdır” hükmü yer aldı. Bundan sonra ülke genelinde sığınak inşa etmek bir devlet politikasına dönüştü. Sığınakların hepsinin havalandırması olması ve zırhlı kapıya sahip olmaları standarda bağlandı. Dağlık bu ülkede vatandaşların bu şeklide tehlikeden korunmasına ‘dikey tahliye’ ismi veriliyor.

SPOR SALONU VE ÇALIŞMA ODASI OLARAK KULLANILIYOR

Yakın zamanda bir nükleer tehdit olmadığı düşünüldüğünden sığınaklar Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde spor salonu ve çalışma odası olarak kullanılabiliyordu. Cenevre kantonunda güvenlik, nüfus ve sağlık bölümünde çalışan Laurent Paoliello, “Bazıları bize şaka yaparak, bir tehlike anında sadece ‘İsviçre vatandaşlarını mı sığınağa alacaksınız?’ diye soruyordu. Bir bombalama olursa kimseye kağıtlarını evrakları sormayacağız herkesi sığınaklara alacağız” diyor.

Özellikle Rusya’nın Avrupa’nın en büyük nükleer santralı Zaporijya’yı vurmasının ardından İsviçre genelinde nükleer panik başladı. Vatandaşlar iyodür tablet almak için eczanelere giderken, Federal Kamu Sağlığı Kurumu herhangi bir nükleer sızıntı durumunda bütün nüfusa yetecek tabletlerin 12 saat içinde dağıtılabileceğini söyledi.

7 YILDA SAYISI 100 BİN ARTTI

1960’lı yıllarda Batı Almanya ve ABD’de kamunun yaygın bir şekilde sığınak yapması tartışıldı ancak projeden vazgeçildi. İsviçre Federal Konseyi 1956 yılında Sovyet tanklarının Budapeşte’ye girmesiyle birlikte sığınaklar konusunda ciddi düşünmeye başlamıştı bile. 1963 yılındaki yasadan sonra ülke genelinde 50 bin olan sığınak sayısı 1970 yılında 100 bine çıkmıştı.

Tarihçi Silvia Berger Ziauddin, “İsviçre’nin sivil savunma için ayırdığı bütçe 1970 yılında ABD’ninkine denkti. Bu bütçenin üçte ikisi ise inşaat faaliyetlerine gidiyordu" diyor.

Peki ya Türkiye?.. Askeri tarih uzmanı Prof. Dr. Mesut Uyar İkinci Dünya Savaşı döneminde Ankara’da inşa edilen büyük sığınaklar olduğunu söylüyor. Uyar sığınaklardan birinin Ulus’ta hala sağlam olduğunu belirtiyor.

ARNAVUTLUK'TA HER YERDE SIĞINAK VAR

Dünyanın en fazla sığınak bulunan ülkelerinden olan Arnavutluk'ta, dönemin lideri Enver Hoca'nın iktidara gelmesiyle kazıların başladığını dile getiren Prof. Uyar, “İngilizlerin müdahalesinden sonra Enver Hoca da “‘Ülkemize saldıracaklar, işgal edecekler' paranoyası oluyor. Halk da bu paranoyaya girince ülkenin her tarafına bol miktarda korugan ve sığınak inşa ediyorlar. Şehir içinde, sahillerde, dağlarda çok alakasız yerlerde bile inşa edilmiş bunlar" ifadelerini kullandı.

Arnavutluk'ta bir sığınak. Fotoğraf: Flickr

1980'lerden sonra savaş çıkmayacak duygusunun tahkim olmasıyla sığınakların birçoğunun kullanım dışı kaldığına dikkat çeken askeri tarih uzman, "Kullanımda olan çok az. Hatta İngiltere'de satışa çıkarıldı. Bu sığınakları disko, müze olarak kullananlar var. Bu tip sığınakların yapılması savaş döneminde fayda sağlar, ama teknoloji her gün değişiyor. Sığınakların bakımlarının yapılması lazım çok maliyetli" şeklinde sözlerini bitirdi.

Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı’nın çıkacağının belli olmasının ardından Mareşal Fevzi Çakmak’ın isteği ile Kırklareli, Edirne hattında daha sonra da Çatalca’da savunma hattı kurulmuştu. Sığınağa benzeyen ancak korugan (askerlerin mevzilenmesini sağlayan beton yapılar) olan yapıların bir kısmı hala yerinde duruyor.

Çatalca'da bir korugan

Ek kaynaklar: Le Monde, DHA

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber