Modern 'altına hücum' okyanusların sonunu mu getirecek?

Elektrikli otomobil, akıllı telefon, laptop ve tablet gibi ürünlerin üretimi arttıkça lityum pillere olan ihtiyaç artıyor. Dünyada bir lityum krizi öngörülürken derin deniz madenciliği gibi yeni kaynaklara başvuruluyor. Bazı uzmanlar deniz madenciliğinin okyanuslara zarar verebileceği görüşünde.

Son Güncelleme:

Akıllı telefonlar ve otomobiller için kobalt, mangan ve lityum gibi metallere gün geçtikçe ihtiyaç artıyor. Ancak bu elementler doğada az bulunuyor ve kaynaklar git gide tükeniyor. Üreticilerin yeni umudu derin deniz madenciliği. Üstelik doğaya karbon salınımını azaltacağını da öne sürüyorlar. Ancak çevre aktivistleri de bu durumun deniz yaşamını bitireceği yönünde görüş bildiriyor. 

YENİDEN 'ALTINA HÜCUM' DÖNEMİ 

Londra'nın finans merkezi Canary Wharf bölgesinde geçtiğimiz günlerde 'Altına Hücum' isminde bir zirve düzenlendi. 19. yüzyıldaki ABD, Kanada ve Avustralya'daki altına hücum dönemine atıfta bulunan panelde derin deniz madenciliği konusu tartışıldı. Okyanusların dibinde yatan değerli metallerin çıkarılma süreci ve bunun için gerekli kredilerin sağlanması konuşuldu. 

Pasifik Okyanusu'nun 4 bin metreden daha derininde yatan patates büyüklüğünde lityum, mangan ve kobalt gibi madenler uzun süredir maden şirketlerinin radarında. Bunlar batarya yapımında önemli yer tutuyor. 

Denizin dibinde maden arayan aracın robotik kolu Kaynak: Reuters

LİTYUM KRİZİ KAPIDA MI?

Özellikle lityum madeni, lityum-iyon batarya üretimi için otomobillerin, akıllı telefonların, tablet ve laptopların kısaca batarya ile çalışan her ürünün olmazsa olmazı. Lityumun çoğu Güney Amerika'da çıkarılıyor.

Ancak artan üretimle lityuma olan ihtiyaç her geçen gün artarken üretimin de git gide azaldığı kaydedildi. Uzmanlar çip krizi gibi lityum krizinin yaşanabileceğini ifade ediyor. Bu yüzden üreticiler okyanusların karanlık diplerine yöneldi.

Norton Rose Fulbright hukuk firmasından Eleanor Martin, bankaların elektrikli araba pilleri için gerekli olan lityum ve kobalt maliyetlerini öngördüklerini ve derin deniz madenciliği projelerine yatırım yapmaya 'çok istekli' olduklarını söyledi. Martin "İhtiyacımız olan elektrikli aracı üretmek için bu metallerden çok daha fazlasına ihtiyacımız olacak" dedi. Martin bu projenin çevre dostu olduğunu da öne sürdü. 

'OKYANUS YAŞAMINA ZARAR VERECEK'

Ancak çevre aktivistleri, derin deniz madenciliğinin deniz yaşamını öldüreceğini söylüyor. WWF'nin (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) 'Derin deniz yatağı madenciliğine hayır' kampanyasını yürüten Jessica Battle şunları aktardı:

Derin deniz yatağı madenciliği oldukça riskli ve okyanus yaşamına geri dönüşü olmayan zararlar verecek. Doğal dünyadaki ayak izimizi azaltmamız gereken bir zamanda böylesine sürdürülemez bir sektöre yatırım yapmak sorumsuzluktur."

Maden arama robotu denize indirilirken Kaynak: Reuters

Derin deniz madenciliği için gereken araçlar, yüzer bir platform ve ona bağlı denizin dibinde maden arayan bir robot. Robot deniz dibini tarayarak değerli madenlerin olduğu materyalleri çekerek bir boru yardımıyla yukarıda bağlı bulunduğu gemi ya da platforma gönderecek. Platformda değerli madenler ayrıştırılarak kalan çamur deniz dibine bırakılacak.

'KEŞFEDİLMEMİŞ CANLILAR YOK OLABİLİR'

Çevre aktivistleri robotların madenlerle beraber bazı canlı türlerini, onların yaşam alanı olan yerleri ve besin kaynağı olan organizmaları da çekeceğini söylüyor. Aktivistler bırakılan çamurun da deniz dibini çölleştireceğini öne sürerek projeye karşı çıkıyor.

Greenpeace görevlisi Louisa Casson, maden endüstrisinin endüstrisini düzenledikleri konferans için ve bankaları 'tehlikeli ve gereksiz' projelere 'hızlı kar elde etmek' için yatırım yapmayı düşündükleri iddiasıyla eleştirdi.

“Bu yıkıcı yeni endüstri, daha yeni anlamaya başladığımız bir ekosistemi parçalamak istiyor” diyen Carlson bu projenin okyanusları mahvedeceğini söyledi. Bir araştırma okyanustaki bilinen türlerinin yüzde 90'ının yeni keşfedilen türler olduğunu söylerken çevre aktivistleri daha hiç keşfedilmemiş türlerin bile bu projeler yüzünden yok olabileceğini ifade ediyor.

"ELİMİZDE VERİ YOK"

Şu anki hedef Hawaii ile Meksika arasındaki bir bölgede bulunan maden nodülleri. Bu madenlerin varlığı 19. yüzyılın sonundan beri biliniyor. Ancak robot teknolojilerinin gelişmesi için bu güne kadar beklendi. Birleşmiş Milletler'in denizcilik otoritesi bazı şirketlere madencilik için lisanslarını dağıttı. Yasal düzenlemelerin yapılması ile en erken 2023'de derin deniz madenciliğine başlanması bekleniyor.

Ancak sektörü bekleyen bir sorun var. Madenlerle ilgili yapılmış yeterince araştırma ve veri yok. Norveçli bir petrol arama şirketi olan Aker BP'de jeolog olan Ebbe Hartz, deniz dibi metalleri için madenciliğin sonunda petrol için sondajı geçebileceğini söyledi ve ekledi: "Ama sorun metalleri bulmak olacak ve elimizde çok fazla veri yok."

Kaynaklar: The Guardian, Euronews

Sonraki Haber