Bu çağda kraliçe-kral neden bu kadar önemli? 'Sadece sembolik değil...'
İngiltere, Kraliçe II. Elizabeth'in hayatını kaybetmesiyle yasa büründü. Dünyanın en demokratik ülkelerinden birinde hala monarşinin bu kadar güçlü olması dikkat çekiyor. 21 yüzyılda İngiltere'de Kraliyet nasıl bu kadar etkin olabiliyor?
Eren Sakarya / Sıdal Utkucu
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, dün öğleden sonra İskoçya'daki Balmoral kalesinde hayata gözlerini yumdu. 70 yıl tahtta kalan Kraliçe, bu görevi Britanya tarihindeki diğer tüm hükümdarlardan daha uzun süre yerine getirdi. Popülaritesini de bu 70 yıl boyunca genelde sürdürdü. 2020'de ülkede yapılan bir anket, Britanyalıların üçte ikisinin monarşinin sürmesinden yana olduğunu ortaya koydu.
Avrupa'nın birçok ülkesinde hala monarşi mevcut ancak hiçbiri İngiltere'deki kadar güçlü ve popüler değil. Birçok Avrupa ülkesinde Kraliyet, devletin başındaki bir kurum haline gelmiş durumda. Sadece sembolik hakları olan bu kraliyet ailelerinin mensupları yeri gelince tahttan çekilebiliyorlar, hatta polis soruşturması bile geçirebiliyorlar.
Ancak Birleşik Krallık tahtı, diğer Avrupa ülkelerininki gibi sembolleşmiş bir kurumdan ibaret değil. Avrupa Birliği Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Vekili Dr. Can Baydarol, Birleşik Krallık'ta kraliyet ailesinin birbirlerinden pek de hoşnut olmayan grupları bir arada tutma özelliğine sahip bir aile olduğunu vurguluyor.
'İNGİLTERE'DE KİMSE SARAYA SAYGISIZLIK YAPMAZ'
Kraliyet'in bu gücünün tamamen İngiltere'nin kendi demokratik yapılarından kaynaklandığına işaret eden Can Baydarol, İngiltere'de kimsenin saraya karşı bir saygısızlık yapmayı aklından bile geçirmediğini kaydediyor.
Baydarol, İngiltere'de bu demokratik yapının başlangıç noktası için 1215'te imzalanan Magna Carta anlaşmasına kadar gitmek gerektiğinin önemine işaret ediyor. Baydarol bu konudaki değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:
"Magna Carta öncesinde Kral, 'Tamam dükler, lordlar; topraklar sizin ama siz öldükten sonra topraklarınız bana geçer' diyordu. Magna Carta anlaşması, buna karşı bir ayaklanma, bir miras hukuku olarak ortaya çıktı. İngiltere şu anda her ne kadar bir krallık rejimi gibi gözükse de herhalde dünyanın en demokratik ülkelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor."
'TAÇ GİYEREK DİNİ BİR ROLE BÜRÜNDÜ'
Tarihçi ve 'Raising Royalty: 1000 Years of Royal Parenting' adlı kitabın yazarı Carolyn Harris ise Time dergisine verdiği demeçte, İngiliz monarşisinin dini bir yönü olduğunu ve bu yönle diğer Avrupalı hanedanlardan ayrıldığını söylüyor.
"Kraliçe Elizabeth'in taç giyme töreni, dini bir taç giyme töreniydi" diyen Harris, Elizabeth'in bu tören ile halkın gözünde Kraliçe olmanın yanında yaşam boyu sürecek dini bir role de büründüğünü söylüyor. İngiltere'nin Anglikan Kilisesi inanışına göre monarşinin başına ruhani bir önem atfediliyor.
Akademisyen Prof. Dr. Mithat Baydur ise, İngiliz monarşisinin yükselen parlamentarist iklime uyum gösterdiğini söylüyor. Baydur, Birleşik Krallık'ta yürütmenin ön planda yer aldığını ve monarşi bulunmasına rağmen demokratik yapıyı her zaman bir meşruiyet zemininde egemen kılan bir yapı bulunduğunu söylüyor.
"Dolayısıyla monarşinin bir başarısı da yükselen yeni değerlere uyum gösterebilme kabiliyetidir" diyen Baydur sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Herhangi bir ülkenin isminin başında cumhuriyet olmasının demokratik bir ülke olduğu anlamını getirmediği gibi, ülkede monarşi olması da demokratik olmadığın göstermiyor."
MONARŞİYE ŞİMDİ NE OLACAK?
Peki İngiliz monarşisi, Kraliçe İkinci Elizabeth'in ölümünden sonra da Birleşik Krallık'taki popülaritesini koruyabilecek mi? Akademisyen Prof. Dr. Mithat Baydur, Kral III. Charles'ın daha fırtınalı bir hayatı olmasına rağmen İngiltere'de yürütmenin monarşiye sahip çıktığını söylüyor. Baydur şöyle diyor:
"Dün İngiltere Başbakanı Liz Truss'ın tabir-i caizse 'Kral öldü, yaşasın yeni kral!' tarzı 'Kral III. Charles'ı selamlıyorum' açıklamaları, İngiliz parlamentosunun bu konuda bir hesaplaşmaya girmeyeceğini gösteriyor."
Baydur, Kraliyet'in de parlamento ile uyum içinde kalması ve Elizabeth ile öncesindeki dönemlerde olduğu tarzda hayatını devam ettirmesi halinde monarşinin 40-50 yıl daha devam edeceği kanaatinde olduğunu dile getiriyor.
EK Kaynak: Time
Kaynak: Web Özel