Dünyanın üç büyük gücü arasında Kuzey Kutbu rekabeti kızıştı!

ABD Başkanı Donald Trump, Danimarka'ya bağlı özerk bölge Grönland'ı satın almak istediğini söylemişti. Danimarka İstihbarat Dairesi, Amerika, Çin ve Rusya arasında Kuzey Kutbu'nda yaşanan jeopolitik rekabetin kızıştığını açıkladı.

Son Güncelleme:

Danimarka İstihbarat Dairesi Başkanı Lars Findsen, yıllık risk değerlendirmesi raporunda, "Rusya, Amerika ve Çin arasında ciddi güç oyunları şekillenmeye başlıyor" ifadesine yer verdi.

Danimarka, Kuzey Kutbu'nun bir uluslararası işbirliği alanı olarak korunması ve Kuzey Kutup bölgesinde toprağı olan ülkeler arasında yaşanacak olası sorunların, siyasi müzakereler yoluyla çözülmesini bir öncelik haline getirmişti.

Ancak raporda, Danimarka'nın bu amacına ulaşmasının Rusya'nın Kuzey Kutbu'ndaki askeri kapasitesini güçlendirmesiyle birlikte giderek zorlaştığı yazılı. Rapora göre Rusya'nın bölgedeki askeri gücünü pekiştirmesi, Kuzey Buz Denizi'ne kıyısı olan diğer ülkelerin de benzer askeri faaliyetlere girişmesine ön ayak oldu.

Rapor ayrıca Amerika'nın geçen Haziran ayında yayınlanan yeni Kuzey Kutup stratejisiyle üst düzey hükümet ve savunma yetkililerinden gelen açıklamaların, bölgedeki gerginlikleri tırmandırdığının altını çiziyor.

ARKTİK'TEKİ REKABET 

ABD'nin Grönland'a yönelik artan ilgisi konusunda ilk analiz edilmesi gereken husus, Arktik bölgesinde sürmekte olan jeopolitik hakimiyet mücadelesi. İklim değişikliğinin yol açtığı küresel ısınma, Arktik bölgesindeki buzulları eriterek "Kutup Çağı" olarak nitelenen yeni bir dönemin başlamasına, dolayısıyla bölgenin jeopolitik öneminin artmasına yol açtı. Arktik bölgesi hem daha kısa deniz ticareti yollarıyla hem balıkçılık potansiyeliyle hem de varlığı ortaya konulan maden ve hidrokarbon enerji kaynaklarıyla yeni bir rekabet alanına ve yoğunluğu her geçen gün artan bir ilginin odağına dönüşüyor. Dolayısıyla bu durum Arktik bölgesinde bir hakimiyet mücadelesinin yaşanmasına neden oluyor. Arktik bölgesi sekiz devleti (Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç ve Finlandiya) kapsamasına rağmen, doğrudan Arktik okyanusuna (Kuzey Buz Denizi) kıyıdaş olan ülkeler Rusya, ABD, Kanada, Norveç ve Danimarka'dır (Grönland). Bu ülkeler "Arktik beşlisi" olarak adlandırılıyor.

"NE KADAR TOPRAK, O KADAR EGEMENLİK" 

Okyanus kıyılarının yüzde 65'ine sahip olan Rusya açısından Arktik bölgesi hayati önem arz ediyor. Buna karşılık ABD ise 1867 yılında satın aldığı Alaska sayesinde Arktik bölgesine kıyıdaş olmuştu. Dolayısıyla bölgedeki enerji kaynakları ve yeni ticaret yolları üzerinde daha fazla söze sahip olabilmek için, ABD Grönland'ı satın almak istiyor. Çünkü kıyıdaş devletler bölgedeki egemenlik alanlarını azami hale getirme çabasındalar; bu çabaları dahilinde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve Kıta Sahanlığı (KS) belirlemek için ise 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne dayanmaktalar. Bu sözleşmeye göre, bir ülkenin bölgedeki egemenlik hakkı iddiası oradaki toprağıyla doğru orantılı olabilecektir. Bu yüzden toprağı büyük olan bir ülke, özellikle enerji kaynaklarına hakimiyet konusunda avantaj sağlayacaktır. Aynı zamanda, ne kadar büyük bir egemenlik alanına sahip olunursa, yeni ticaret yolları üzerindeki etkinlik de o derecede olacaktır. 

ABD AÇISINDAN GRÖNLAND 

Ada İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ABD'nin güvenliği açısından önemli bir konuma sahip. O dönemde Grönland Nazi gemilerinin ve denizaltılarının Arktik bölgesine geçişinin takip edildiği stratejik bir alandı. ABD 1943 yılında Grönland Thule'de en uzak noktada bulunan Kuzey Hava Üssü'nü kurmuştu. Bu da yine ABD güvenliği için adanın önemini gösteren işaretlerden biri olarak değerlendirilebilir. 1946 yılında dönemin ABD başkanı Harry Truman Grönland'ı Danimarka'dan satın almak için 100 milyon dolar değerinde altın teklif etmiş, ancak bu teklif kabul görmemişti.

Yine Grönland ve bahsi geçen hava üssü Soğuk Savaş döneminde de ABD güvenliğinde önemli bir yer işgal etmişti. Soğuk Savaş boyunca Thule Hava Üssü potansiyel Sovyet saldırılarına karşı ilk gözlem noktası olmuştu. 

İklim değişikliği nedeniyle Grönland ve etrafında varlığı bilinir hale gelen enerji kaynakları ABD'nin enerji güvenliğinin sağlanması açısından da önem arz etmektedir. Grönland'ı güvenlik açısından önemli hale getiren bir başka husus ise bölgede tarih boyunca kullanılmak için sık sık denemelerin yapıldığı, ancak buzullar yüzünden hep ötelenen yeni ticaret yollarının, artık iklim değişikliği nedeniyle sene boyunca kullanıma daha uzun süre açık kalmasıdır. Başka bir değişle, buzulların erimesi ticaret yollarını geçmişe kıyasla daha kullanılabilir hale getiriyor. Bu durum, yani Avrupa-Asya arasında yeni oluşan deniz yolları ve bu yolların hakimiyeti konusu da ABD'nin Grönland'a olan ilgisini artırıyor ve adayı ABD'nin ekonomik güvenliği açısından da önemli bir konuma getiriyor. 

ABD-ÇİN REKABETİ BAĞLAMINDA GRÖNLAND 

ABD ve Çin'in sırasıyla dünyanın birinci ve ikinci ekonomileri olmaları, ayrıca iki ülkenin birbirleri için önemli ticaret ortakları olmaları, bu iki ülke arasındaki rekabetin küresel sonuçlar doğurmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, ABD hegemonik pozisyonunu korumak için gerek Asya'daki bölgesel örgütlenmelerle ilişkiler geliştirmiş gerekse de Çin'i dengeleme ve çevreleme politikaları takip etmiştir. Çin ise hem kendi bölgesinde hem de küresel manada, ilişkilerini ekonomi ve ticaret temelli inşa etmiş, dış politikasını yumuşak güç ve yatırımlar üzerine kurmuştur. Bu rekabet öyle bir boyuta ulaşmıştır ki son dönemde bir ABD-Çin ticaret savaşına evrilmiştir. 

Sonraki Haber