Dünyaca ünlü profesörden Merkel'e 5 soruluk koronavirüs mektubu

Dünyaca ünlü Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Epidemiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Sucharit Bhakdi, koronavirüsten ölenlerin tespiti konusunda eleştirilerini dile getirerek Almanya Başbakanı Merkel'e 5 soru yönelttiği bir video yayınladı

Son Güncelleme:

Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan ölümcül koronavirüs nedeniyle bazı ülkelerde devlet başkanları ilk olarak duyarsız davranırken bazıları ise test sayısını mümkün olduğunda artırmak için vakaları bir an önce tespit etmeye ve insanların sokağa çıkmalarını en az seviyeye indirmeye çalışıyor. Almanya'da koronavirüs pandemisi nedeniyle uygulanan tedbirler Mart ayının sonlarına doğru artmaya başlarken ülkede yıllarca çalışmalar yürüten Taylandlı dünyaca ünlü Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Epidemiyolojisi uzmanı Prof. Dr. Sucharit Bhakdi, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e koronavirüs kriziyle ilgili 5 soru yönelttiği bir video yayınladı.

Prof. Dr. Sucharit Bhakdi koronavirüse yönelik Almanya'da hangi verilerin değerlendirildiğini ve hükümetin hangi stratejiyi takip ettiğini sorarak Almanya Başbakanı Merkel'e açık bir mektup yazmak istediğini, somut olarak 5 soru sorduğunu kaydetti. Prof. Dr. Bhakdi, "Enfeksiyon biliminde enfeksiyon ile hastalık arasında fark vardır. Yani sadece semptomları olan hastalar (burada olduğu gibi ateşi veya öksürük şikayeti olanlar) yeni hastalanma istatistiklerinde yer almalıdır. Şu an yeni enfeksiyon kapmış olan insanların tamamının yüzde 5'i solunum cihazına bağlanma mecburiyeti varmış gibi kabul edilmektedir" ifadelerini kullandı.

İlk sorusunun istatistik ile ilgili olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bhakdi, "Hesaplanan ekstrapolasyonlarda (bir zaman dizisinin kapsadığı dönem veya verilerin dışındaki değerlerin geçmiş değerlerden hareketle tahmin edilmesi işlemi) enfeksiyon kapmış ama semptom göstermeyen ve hakikaten hastalanmış hastalar, yani semptomu olan insanlar arasındaki fark gözetildi mi?" dedi.

"KLİNİK ORTAMDA KORONA VAKASI OLARAK TESPİT EDİLEN HASTALARIN RAKAMLARININ ANALİZİ YAPILMALIDIR" 

Enfeksiyon kapma ile hastalanma arasındaki farkın dikkate alınmazsa veya bütün bunların eşit şekilde değerlendirilmesi halinde bunun tehlikesinin açık olduğunu belirten eden Prof. Dr. Bhakdi, Almanya'da yeni enfeksiyon vakalarının katlanarak arttığını aktardı. Söz konusu rakamların herhangi bir ekstrapolasyon işlemi için kullanılamayacağını belirten Prof. Dr. Bhakdi, "Onun yerine gerçek yani klinik ortamda korona vakası olarak tespit edilen hastaların rakamlarının analizi yapılmalıdır" diye konuştu.

İkinci sorusunun virüsün tehlikesi hakkında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bhakdi, "İnsanların temel haklarını bu kadar kapsamlı bir şekilde kısıtlayan acımasız tedbirler, ancak virüsün haddinden fazla tehlikeli olduğunu ispatlayan kesin belirtiler varsa uygulanabilir. Yani bu virüsün sıradan ve akrabası olan virüslerden çok çok tehlikeli olduğu durumlarda Covid-19 için bunu ilmi olarak haklı kılan bir belirti var mıydı?" ifadelerini kullandı. İkinci sorusunun cevabının kendisine göre "hayır" olduğunu aktaran Prof. Dr. Bhakdi, "Böyle bir ipucunu elde etmek için bilime dayanan verilen olması şarttır" diyerek eleştirisini dile getirdi.

Prof. Dr. Bhakdi, "Burada nispeten zararsız, sıradan koronavirüsler var. Burada ise Covid-19. Bize gerekli olan 10 bin sıradan koronavirüs bulaşmış hastayı kapsayan ve 10 bin Covid-19 bulaşmış hastayı kapsayan bir araştırmadır. Hepsinin solunum yolu enfeksiyonu hastası olması şarttır. Yani kalp krizi geçirmiş veya diyabet hastası değil, hakiki solunum yolu enfeksiyonu hastası. Ondan sonra süreç esnasında her gruptan kaç hastanın vefat ettiğine bakılmalıdır. Ölüm rakamları aynı oranda seyrediyorsa her iki virüsün de tehlikelilik oranı aynıdır. Eminim bana 'böyle bir araştırma yok mu?' diye soracaksınız, 'yani bilinmiyor mu?' diyeceksiniz. Size "hayır" diyorum" dedi.

"COVID-19'UN SANILDIĞI KADAR TEHLİKELİ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKACAKTIR" 

Prof. Dr. Bhakdi, böyle bir araştırmanın Mart ayında Fransa'da yapıldığını belirtti. "Yoğun bakım istasyonlarındaki Covid-19 teşhisi konmuş hastalarla diğer koronavirüs enfeksiyonu olan hastaların şu anki doluluk oranı nedir? Ve bu veriler hükümetin ilerideki karar aşamasında nasıl değerlendirilecektir? Ayrıca Fransa'daki araştırma şimdiye kadarki planlamalarda dikkate alındı mı?" diyen Prof. Dr. Bhakdi, "Covid-19'un tehlikesi aynı veya daha az tehlikelidir demiyorum" ifadelerini kullandı. SARS ve MERS virüsünün çok daha tehlikeli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bhakdi, 2 sene önceki grip virüsünün normal grip virüslerinden 50-100 kat daha tehlikeli olduğunu belirtti.

Bu yıl Almanya'da gripten 250-300 hastanın, 2 yıl önce 20 bin kişinin hayatını kaybettiğini dile getiren Prof. Dr. Bhakdi, "Herhangi bir grip virüsüne karşı herhangi bir tedbir alınmış mıydı? Hayır. Sağlık sistemimiz aslında bu duruma karşı dayanıklı olduğu için doğru bir karardı. Ona karşı gayet iyi bir şekilde hazırlıklıyız. Düşünün ki ortaya çıkacaktır ve halihazırda ortaya çıkmıştır. Çünkü Fransa'da Mart ayında elde edilen veriler ortada. Bunların sadece onlara sorulması (onlardan istenmesi) gerekiyor. Covid-19'un sanıldığı kadar tehlikeli olmadığı ortaya çıkacaktır" diye konuştu.

"BÜTÜN ALINAN TEDBİRLER İSKAMBİL KAĞIDINDAN YAPILMIŞ BİR EV GİBİ ÇÖKEBİLİR" 

Üçüncü sorusunun virüsün yayılmasıyla ilgili olduğu ifade eden Prof. Dr. Bhakdi, "Hepimizin kendi kendine sorduğu soru, 'virüs acaba sağlıklı olan toplumun geniş bir kesiminde zaten mevcut mudur?' Bence bu sorunun acilen cevaplanması icap ediyor. Çünkü durum böyle ise virüsün yayılmasına mani olmak için bütün tedbirler boşa gidebilir. Bundan dolayı Şansölye'ye sorum, virüsün hakiki manada yayılmasını doğrulamak için toplumun sağlıklı olan kesiminde rastgele bir araştırma yapıldı mı veya bu yakın bir zaman zarfında planlanıyor mu?" dedi. Prof. Dr. Bhakdi böyle bir araştırmanın 7 ila 10 gün içinde hazırlanması mümkün olduğunu ifade ederek araştırmanın yapılması halinde bunu bilebileceklerini kaydetti.

Dördüncü sorusunun İtalya'daki durum ile ilgili olduğunu belirten Prof. Dr. Bhakdi, "Bilhassa oradaki yüksek ölüm oranı ve artık İspanya da buna dahil. Bence başka faktörleri gözetmeksizin ölüm esnasında virüsün bulunduğunun tespit edilmesi üzerine ölenlerin bu virüs sebebiyle öldüğü varsayılıyor ve bunların virüs sebebiyle ölü sayısı olarak lanse edilmesiyle dünya çağında ağır bir hata yapılıyor" dedi.

Söz konusu yöntem ile enfeksiyon bilimlerinin temel ilkelerine aykırı hareket edildiğini ifade eden Prof. Dr. Bhakdi, "Hastanın virüs ile mi yoksa virüsten dolayı mı öldüğünün kesin olarak tespit edilmesi şarttır. Bu Alman tıp kılavuzlarında da yer almaktadır. Ancak bu Covid-19'da uygulanmamaktadır. Bu sebeple sorum şu şekildedir. Almanya Covid-19 konusunda yükselen genel şüphe trendini mi takip etti? Ve bu kategorizasyonu diğer ülkelerde olduğu gibi eleştirmeden devam ettirmeyi mi düşünüyor?" şeklinde konuştu.

"İTALYA'DAKİ RAKAM VE GÖRÜNTÜLER DETAYLI ANALİZ YAPILMADAN ALMANYA İÇİN BUNU EYLEM KILAVUZU OLARAK DEĞERLENDİREMEYİZ"

Son sorusunun İtalya'nın virüsle ilgili kazandığı tecrübelerin, Almanya'dakilerle mukayese edilebilirliğiyle ilgili olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bhakdi, "Çünkü İtalya'daki ürkütücü durum sürekli referans senaryo olarak değerlendirilmektedir. Ancak virüsün gerçek rolü bu ülkede çeşitli sebeplerden ötürü tamamen belirsizdir. Ölenlerde yeni tip korona virüs bulunması otomatikman bu vakaların korona sebebiyle ölenler listesine alınmasını gerektirmez" dedi.

"İtalya'daki rakam ve görüntüler detaylı analiz yapılmadan Almanya için bunu bir eylem kılavuzu olarak değerlendiremeyiz" diyerek korona virüsle mücadelede izlenilen yöntemi eleştiren Prof. Dr. Bhakdi, "Tam da bu sebeple sorum Şansölye'ye sorum şu, topluma temel farklılıkları aktarmak ve İtalya veya İspanya'daki senaryoların Almanya'ya uyarlanmasının gerçekçi olmadığını insanlara anlatmak için ne yapılmıştır?" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Bhakdi hedefinin en kısa zamanda normal hayata dönebilmek için sadece ciddi ve ilmi bilgilere dayanan bir tartışmasının yapılmasının olduğunu belirterek, "Derhal üzerinde durmamız gereken en önemli soru, demokratik devletimizin halkın temel haklarını bu denli kısıtlamasının sorumluluğunu alıp alamayacağıdır" dedi.

Sonraki Haber