DSÖ'nün koronavirüse karşı verdiği tepki mercek altına alınıyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın yoğun eleştirilerine maruz kalan ve koronavirüs (Covid-19) salgını konusunda eleştirilen Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) salgına tepkisinin mercek altına alındığı ifade edildi.

Son Güncelleme:

ABD Başkanı Donald Trump'ın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede başarısızlıkla ve Çin'e yakın olmakla suçlayarak çekilme kararı aldığı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), eleştiriler karşısında ilk kez somut bir adım attı.

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, örgüt üyesi 194 ülkenin temsilcisine video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda hitap etti.

Ghebreyesus, pandemi sürecinde örgütün rolü ve devletlerin salgına karşı müdahalelerini incelemek üzere bağımsız bir panel kurduklarını belirtti.

Eski Liberya Devlet Başkanı Ellen Johnson Sirleaf ve eski Yeni Zelanda Başbakanı Helen Clark'ın panelin eş başkanları olmayı kabul ettiğini aktaran Ghebreyesus, "Salgın Hazırlık ve Müdahale Bağımsız Panelinin" kendi sekreteryası olacağını ve üyelerin ise her iki eş başkan tarafından seçileceğini kaydetti.

Bahsi geçen panelin, Kasım ayında ilk raporunu sunması bekleniyor.

Mayısta gerçekleşen 73. Dünya Sağlık Asamblesinde Kovid-19 salgını için "küresel soruşturma" kararı çıkmış, Ghebreyesus, örgütün rolüne ilişkin "bağımsız inceleme" sözü vermişti.

Ghebreyesus, "(Kovid-19 salgınında) kazanılan deneyimi ve alınan dersleri gözden geçirmek için en uygun zamanda bağımsız bir inceleme başlatacağım." ifadesini kullanmıştı.

ABD, DSÖ'DEN AYRILDI

ABD ise küresel soruşturmanın acilen başlatılması için DSÖ'ye çağrıda bulunmuştu.

ABD Başkanı Trump, DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a 18 Mayıs'ta gönderdiği mektupta, esaslı reformlar yapmaması halinde ABD'nin örgüte sağladığı fonları 30 gün sonra "kalıcı olarak" donduracağını belirtmiş, 29 Mayıs'ta ise "Bugün Dünya Sağlık Örgütü ile ilişkimizi sonlandırıyoruz." açıklaması yapmıştı.

Yıllık 4,5 milyar dolarlık bütçeye sahip DSÖ, toplam rakamın ekseriyetini “gönüllü yardımlardan” sağlarken, 2018 ve 2019'da 893 milyon dolar katkı yapan ABD, aynı zamanda "en fazla ödeme yapan ülke konumunda" yer alıyor.

Normalde DSÖ'nün yıllık bütçesinin yaklaşık yüzde 14,67'sine tekabül eden 237 milyon dolarlık üyelik ücreti olan ABD’nin yaptığı toplam ödemenin 656 milyon doları ise ülke içinden yapılan "gönüllü katkılardan" oluşuyor.

ABD’li Microsoft'un kurucusu Bill Gates ve eşine ait olan "Bill&Melinda Gates Vakfı" 531 milyon dolarlık gönüllü ödemeyle ikinci sırada yer alırken, İngiltere ise 355 milyon dolarla üçüncü sırada geliyor.

DSÖ GEÇ ADIMLAR ATMAK VE ÇELİŞKİLİ MESAJ VERMEKLE SUÇLANIYOR

Dünya Sağlık Örgütü, tüm dünyanın kabusu haline gelen Kovid-19 salgınını ele alış şekliyle adeta hedef tahtası haline geldi.

Salgına karşı gerekli uyarıları zamanında yapmadığı yönünde başta ABD tarafından olmak üzere ağır eleştirilerin yöneltildiği DSÖ, son dönemde "maske takılması konusunda ülkeleri yanlış yönlendirme, ilaç denemelerinde zikzaklar çizme, geç adımlar atma ve çelişkili mesajlar verme" suçlamaları başta olmak üzere yoğun eleştirilere maruz kalıyor.

MASKE KULLANIMI 5 AY SONRA...

DSÖ, salgının ilk günlerinden itibaren, sağlıklı kişilerin maske takmasına gerek olmadığı yönünde ısrarlı açıklamalar yaptı.

Ghebreyesus, 1 Nisan'da, "DSÖ, hastalar ve onlara bakan kişilerin tıbbi maske kullanmasını önermektedir." görüşünü dile getirdi.

DSÖ'nün salgına ilişkin küresel acil durum ilan edildikten tam 5 ay 5 gün sonra sağlıklı kişilere de maske takma önerisinde bulunması tüm dünya basınında "maske çelişkisi" başlıklarıyla yer aldı.

'HİDROKSİKLOROKİN' ÇIKMAZI

Örgüt, 3 Temmuz'da yaptığı açıklamada, hidroksiklorokin ile AIDS tedavisinde kullanılan lopinavir/ritonavir bileşiminin denemelerini de sonlandırma kararını duyurdu.

Bu karar, örgütün aldığı en çelişkili kararlara örnek olarak kayıtlara geçti. Çünkü DSÖ 25 Mayıs'ta, "Hidroksiklorokin" denemelerinin "güvenlik endişeleri" nedeniyle geçici olarak askıya alındığını bildirmiş, ardından 3 Haziran'da ilacın denemelerinin yeniden başlayacağını açıklamıştı.

VİRÜSÜN KAYNAĞINI ARAŞTIRMAK İÇİN 7 AY BEKLEDİ

DSÖ salgının ilk günlerinden itibaren Kovid-19 virüsünün doğal kaynaklı olduğu konusunda ısrar etti.

Nitekim, DSÖ Kıdemli Sözcüsü Fadela Chaib, 21 Nisan'da bir soru üzerine, "(Kovid-19'un henüz kaynağını veya kökenini bilmiyoruz. Emin olduğumuz tek bir şey var o da virüsün bir hayvandan kaynaklanmış olması. Bir laboratuvarda manipüle edilmedi." ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump ise 1 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Kovid-19'un Çin'in Vuhan kentindeki bir laboratuvardan çıktığına ilişkin kanıtları gördüğünü söyledi. Örgüt ise Trump'ın açıklamaları karşısında virüsün doğal kaynaklı olduğu konusunda ısrar etti.

Ghebreyesus, 29 Haziran'da ise beklenmedik bir çıkışla, "Virüsün kaynağını bilmek çok çok önemli " ifadesini kullandı ve Kovid-19'un kaynağını soruşturmak üzere 1 hafta içinde Çin'e bir ekip göndereceklerini açıkladı.

VİRÜS ÇİN DIŞINDAKİ ÜLKELERE NE ZAMAN YAYILDI?

Eski Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü ve eski Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland, 19 Haziran'da, Kovid-19 ilk ortaya çıktığında Çin'in Örgüte geç bilgi verdiğini belirterek, "Kovid-19, Çin'den dünyanın birçok bölgesine muhtemelen aralık ve ocak başında yayıldı." dedi.

DSÖ, virüsün Çin dışındaki ülkelere ne zaman yayıldığına ilişkin şimdiye kadar somut bir zaman dilimi paylaşmaktan kaçındı.

Örgütü hedef tahtası haline getiren diğer eleştiriler ise şöyle:

14 Ocak: DSÖ'nün Twitter hesabından, Çinli yetkililere dayandırılarak yapılan paylaşımda, Kovid-19'un insandan insana bulaştığı yönünde herhangi somut bir kanıt olmadığı iddia edildi.

20 Ocak: Örgüt, virüsün daha çok hayvandan insana geçtiğini, bununla beraber sınırlı sayıda da olsa yakın temas halinde insandan insana geçebileceğini duyurdu.

'ÇİN İLE SINIRLARINIZI KAPATMAYIN' ÇAĞRISI YAPAN ÖRGÜT SUÇLAMALARI KABUL ETMİYOR

23 Ocak: DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, Çin'de hızla yayılmaya başlayan virüsle ilgili "uluslararası kamu sağlığı acil durumu" ilan etmek için erken olduğunu ve yeterli "kanıt" bulunmadığını ileri sürdü.

30 Ocak: DSÖ, Kovid-19 salgınıyla ilgili, "uluslararası kamu sağlığı acil durumu" ilan etti. Ghebreyesus, karar için, "Temel sebep Çin'de olup bitenler değil, diğer ülkelerde olanlar" ifadesini kullanarak, Çin ile ticari aktiviteleri ve ülkeye yapılan seyahatleri kısıtlamak için hiçbir gerekçe olmadığını savundu.

31 Ocak: DSÖ, küresel acil durum ilan edilmesine rağmen "Çin ile sınırlarınızı kapatmayın" çağrısı yaptı. DSÖ, sonraki günlerde bu çağrıyı sürekli tekrarladı. ABD, başta olmak üzere bazı ülkeler DSÖ'yü dinlemeyerek Çin ile sınırlarını kapattı.

11 Mart: DSÖ, Kovid-19'u küresel salgın ilan etti. Uluslararası halk sağlığı uzmanları "salgın kararının çok geç alındığı" konusunda Örgütü eleştirdi.

12 Mart: Ghebreyesus, Kovid-19'un "kontrol edilebilir bir salgın" olduğunu öne sürdü. Mayıs, haziran ve temmuz başında ise salgında "daha en kötüsünün" görülmediği yönünde pek çok kez uyarılarda bulundu.

Kronolojik açıklamalarına bakıldığında, DSÖ'ye yönelik yoğun eleştiri ve suçlamaların bir dayanağı olduğu anlaşılıyor.

Örgüt ise şimdiye kadar eleştiri ve suçlamaların hiçbirini kabul etmedi.

Sonraki Haber