Çavuşoğlu'dan mutabakatın ardından kritik açıklamalar!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile Rusya'nın Soçi'de vardığı mutabakatın ayrıntılarını Anadolu Ajansı'nda canlı yayında Editör Masası'nda anlatıyor

Son Güncelleme:

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile Rusya'nın Soçi'de vardığı mutabakatın ayrıntılarını Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda değerlendiriyor.

Çavuşoğlu'nun açıklamasından satır başları; 

Burada oyunu bozduğumuz için çok tepki geldi. Kahraman askerlerimize, ordumuza da şükranlarımızı sunuyor, şehitlerimize rahmet diliyoruz. 

5 gün içinde harekatımız ABD ve Rusya tarafından meşru kabul edilmiştir. Dünyanın en büyük iki gücü harekatımızın meşruiyetini kabul etmiştir. 

Burası bizim mufaza edeceğimiz bölge. YPG'lileri tamamen çektiklerini bildirdiler, herhangi bir terörist unsuru karşımıza çıkarsa, etkisiz hale getireceğiz. Şu ana kadar 365 bin kişi buralara döndü.

"150 SAAT SONUNDA ORTAK DEVRİYELER BAŞLAYACAK"

Soçi'de vardığımız mutabakatta, Rasulayn'ın doğusu olan, Irak sınırına kadar bir bölge güvenli bölge olacak. Kobani dahil YPG'li teröristler Rusya tarafından 30 km'nin altına gönderilecek 150 saat içinde, ABD ile vardığımız mutabakatta ise 120 saat... 10 km derinlikte 150 saatin sonunda Türk ve Rus askerleri ortak devriyelere başlayacak. Bugüne kadar teröristlerin inşa ettiği tüneller de imha edilecek. Kobani'den Fırat Nehri'nden Irak sınırına kadar ortak devriyeler başlayacak. Bir istisna var, Kamışlı. Burada rejim var. Rejim unsurlarıyla karşı karşıya gelmemek için Rusların da ricası üzerine Kamışlı'yı hariç tuttuk. 

ABD ile uzun süre müzakere ettiğimiz Münbiç yol haritası var, ABD burada sözünü tutmadı. Zeytin Dalı Harekatı var Tel Rıfat'tan da YPG'liler silahlarıyla arındırılacak Putin'in de sözüdür. Suriye'nin sınır bütünlüğünü güçlendirmek... Terör koridorunun oluşmasını engellemiştik. Sayın Cumhurbaşkanımız güvenli bölge oluşsun insanlar buraya güvenle dönsün demiştik. Ruslarla da görüştük, dönmek isteyen tüm Suriyelileri, 30 km'lik güvenli bölge alanına da göçmenleri, sadece Türkiye'de yaşayanların değil onların da eve dönmeleri için önemli bir adım atılmış oluyor. 

YPG'lilerin oluşturduğu bazı yönetimler var buralarda. Buralarda Rusya, rejim, sınır muhafızları var. Yerel halkın da katılımıyla yerel yönetimle oluşacak, burada önemli olan terör örgütlerinin ortadan kalkması, teröristlerin çıkmasıydı. 

Nüfusun çok büyük bir bölümü, yüzde 80'i Arap, diğer azınlıklar, Hristiyanlar var. YPG kontrol ediyor diye, sadece Kürtler var gibi davranılıyor. Bu süreçte gördük ki, Batı medyası kadar gerçekleri çarpıtanını görmemiştik. Kürt kardeşlerimizin buraya dönememesinin sebebi, altyapı olmadığından değil, YPG bunları sürgüne gönderdiği, dönüşlerine izin vermediği için... Suriye'nin geleceği için de o kadar önemli dönüm noktaları oldu ki, tarih bunları yazacak. 

ADANA MUTABAKATI NEDİR?

Adana Anlaşmasını geçmişte Suriye yapılanması, PKK başı Öcalan da vardı bunun önüne geçmek için, teröristler PKK'lılar orada yuvalanmıştı, kampları vardı, Adana Anlaşması bunu öngörüyordu. Suriye bunu engelleyemezse, Türkiye gerekeni yapar özeti bu. 

Bizim rejimle temasımız yok, istihbaratların vardır. Rejimin otoritesi yok, boşluklar var, ateşkesin, sükunetin gereği için elimizden gerekeni yapıyoruz. Ülkenin 4'te birini bunlar kontrol ediyor. Suriye rejimi Adana Mutabakatı'ndaki yükümlülüklerini yerine getiremiyor, Rusya garantör olduğu için bunu yerine getirmeye çalışıyor. 

Biz Türkiye olarak yanı başımızda barış ve istikrar istiyoruz. Suriye'de yeniden kurulacak hükümetle neler yapılabilir, uygulanabilir oturulur konuşulur. Adana Mutabakatı'ndan da dayanıyor bizim oraya girmemiz... 

"RUSYA SURİYE'DE BİR AKTÖR"

Gönüllü ve güvenli dönmeleri gerekiyor, 365 bin kişi her şey mükemmel olduğu için dönmedi. Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak olarak mültecilerin geri dönüşüyle ilgili bir konferans düzenlemek istiyoruz. Uluslararası örgütler, bunu gözlemleyebilmeli, insanların güvenlik sorunu, ekonomik sorunu var. Rusya da Suriye'de bir aktör. Buralarda da birlikte çalışacağıma göre, göçmenlerin gönderilmesinde de birlikte çalışacağız. 

Avrupalılar göçmenler geri dönmesin diyorlar. O ortam da ortadan kalktı. Boris Johnson'un da teklif ettiği gibi 3 Avrupa ülkesiyle bir araya gelme durumumuz var, insanlar evlerine dönmek istiyor. 

Askerlerimiz sahada önemli rol üstlenecek, istihbaratımızın da katkıları çok önemli. Amerika ile oluşturduğumuz görev gücü, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla uyum içinde çalışıyoruz. Önemli olan burada iyi niyet olması, herkesin sözünü tutup mutabakata bağlı kalması. Rusya ile bugün geldiğimiz nokta Halep'te başladı. İnsanların katledilmesini engelledik İran'ı da katarak... O günden bu yana başlattığımız Rusya ile ilişkilerimiz dünkü mutabakat ile de taçlandırılmıştır. 

10 km derinlikte her yerde Türkiye ile Rusya askerlerimiz birlikte karar verecekler. Neler olduğunu, teröristlerin hangi faaliyetlerde bulunduğunu askerlerimiz, istihbaratımız biliyor. Şehir içi, şehir dışı devriyeler yapılacaktır. Seçimler de dahil Suriye ordusunun oluşturulması, güvenliği tesis edilecek kapasiteye ulaşana kadar devam etmesi gerekiyor. Teröristler buralardan çekildi ama Afrin'de El Bab'da hala mücadele ediyoruz, sahada hala teröristler var. Çekilmenin süresi var ama Suriye'deki süreç devam edecek. 

"SAHADA VARSANIZ, MASADA DA VARSINIZ"

Haklı davamızı Cumhurbaşkanımız liderliğinde hep anlatıyoruz. Burada çok tepki gelince iyi anlatılamadı diye soru işaretleri de oluştu, yaptığımız telefon görüşmeleri ve ikili görüşmelerin dışında biz bu harekatı anlatan bildirimi herkese detaylarıyla anlattık. Güvenli bölge meselesini Cumhurbaşkanımız yaşayarak anlatıyordu. Trump'ın kendisi en sonunda teklif etti. Biz dengeleri son 1.5 yıldır değiştirdik. DEAŞ'a karşı Fırat Kalkanı, YPG/PKK'ya karşı Zeytin Dalı Harekatımız, en son Barış Pınarı Harekatı ile değişti. Herkes meşruiyetini kabul etmek zorunda, en çok tepki gösteren Avrupalılar dahil bizimle çalışmaya başladılar. Sahada varsanız masada da varsınız, dengeler değişti. Dengeleri değiştirdik, haklıyız, haklılığımızı da herkes kabul etmeye başladı. 

"PEKOV TÜRKİYE'Yİ İYİ TANIR, AÇIKLAMASI DOĞRUDUR"

Kremlin Kürtler diye bir ifade kullandıysa biz buna karşıyız, YPG unsurları diyoruz. Kürtlerle teröristleri iyi ayırt etmek lazım, PKK ile bir tutmak Kürt kardeşlerimize küfürdür. Peskov Türkiye'yi en iyi bilen insanlardan birisi. Lavrov'a bir ara "Sen Türkçesini oku ben Rusçasını okuyayım. Putin dedi ki, Peskov olsa hem Türkçe hem Rusça hem de İngilizcesini okur." Peskov'un Türkçesi de iyi, YPG/PKK demiştir. Rusya hemen sözünü yerine getirmeye başlamış, iki ortak arasında güven çok önemli. 

Biz ABD ile yaptığımız mutabakat çerçevesinde ne olup ne olmadığı konusunda bilgilendirmeye devam edeceğiz. Sahada karşımıza herhangi bir YPG/PKK unsuru çıkarsa temizleriz, geride bıraktıkları silah, mühimmat gibi unsurları zaten biliyoruz. 

"EN BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAYAN İSRAİL OLDU"

FETÖ ile de mücadelemizi devam ettiriyoruz. DEAŞ, PKK/YPG ile de devam etmekteyiz. İşbirliği yaparlar mı, yaparlar, o zaman biz de gereğini yaparız. Putin, "Böyle bir şeye müsade etmeyiz, rejim de kabul etmez, rejim de PKK/YPG'yi sizin gibi görüyor" dedi. Rusya kararlı da, rejime şu an güvenmiyoruz. Cumhurbaşkanımız Esad'dan rica ediyorduk, bu insanlara kimliğini ver, sizin insanınız diyordu, o sıralarda işe de yaramıştı. 

Irak sınırında yapılanmaları var. Bugüne kadar YPG'ye verdikleri silahları da Irak sınırından getirdiler. Amaç da 'İran buralara gelmesin' istiyor. Bunu da isteyen İsrail. Bu aşamada en büyük hayal kırıklığına uğrayan İsrail oldu. Bir İran koridorunun oluşmaması için neler yapacaklar göreceğiz. ABD'nin bundan sonra Suriye'nin toprak bütünlüğüne, güvenliğine katkı sağlasın. Trump tamamen çekileceklerini söylüyor. Ama Trump'ın bu kararına karşı da Graham gibi isimler yoğun bir kampanya yürütüyor. Şu bir gerçek ki, YPG/PKK ile istedikleri gibi bir yakın ilişki sürdüremeyeceklerdir. 

"SURİYE MİLLİ ORDUSU DA EVLERİNE DÖNMEK İÇİN MÜCADELE ETTİ"

Suriye Milli Ordusu, önceki harekatlarda da çok büyük katkı sağlamışlardır. Esasen o bölgeden gelen insanlar. Sahaya gittiklerinde aileleriyle buluşmaları, evlerini görmeleri herkesi duygulandırdı. Bu insanlar evlerine dönebilmek için bizimle birlikte mücadele veriyorlar. O gün de bugün de çok sayıda şehit verdiler. Çok önemli katkıları olmuştur. 

DEAŞ'ın canlanması en çok Türkiye'ye tehdittir, bizim sınırımızın hemen ötesi. Bunların içinde yabancılar da var. Bize yönelik doğrudan tehdidi ilk günden görebilirsiniz. DEAŞ'ın canlanmasını en çok biz istemeyiz. Irak ordusunu kastetmiyorum, hiçbir ülke DEAŞ ile göğüs göğüse çarpışmamıştır, 4 bine yakın teröristi etkisiz hale getirdik. Ne gerekiyorsa yapar, o adımı atarız.

"HER ÜLKE KENDİ VATANDAŞI OLAN DEAŞ'LIYI ALIP YARGILAMALI"

Hapishanelerde DEAŞ'lılar var. Fırat'ın doğusunda bizim bulunduğumuz bölgelerde ele geçirdiğimiz DEAŞ'lılar eğer Türk vatandaşıysa, hapishanelere koyup yargılamalarına başlıyoruz. Suriye kökenliyse zaten oralarda tutuluyor. Yabancı savaşçıları ülkelerine göndermek gerekiyor, almaları yargılamaları lazım. Yabancıların etnik kökenlerine baktığımızda 125 yabancı var, Japon bile var içlerinde. Paris ve Brüksel saldırılarına kadar bunlara hiçbir şey yapmıyorlardı. Herkes kendi vatandaşını alıp yargılayıp kontrol altında tutsa, hapishanede olduğunu bilir, güvende olurlar. Diyelim ki almadılar, biz burada tutarız, çalışmalarımız var, her ihtimale karşı neler yapılacak bunları şu an biz çalışıyoruz. Bu teröristlerin salınması mümkün değil. Salınmaları durumunda ilk bize saldırırlar. Bir de kadınlar, çocuklar var, bazıları terörist, bazılarıysa kandırılıp evlendirilmiş, ne yapacağız bunları? Bunları rehabilite edip özellikle çocukları topluma kazandırabilecek miyiz? Ülkelere bunları anlatıyoruz. Birçok ülkeye, özellikle Orta Asya'ya çok yardım ettik. Özellikle Irak'tan çok sayıda çocuğu ve kadını bizim vatandaşımızda getirdik. Bunların tekrar kazanılması gerekiyor, sadece terörle mücadele değil, insani boyutu da var bu işin. 

"KİMSE GÜVENDE DEĞİLSE, SEN DE DEĞİLSİN"

Sadece Suriye'nin, transit ülke diye Türkiye'nin sorunu değil. Bana gelmesin, teröristler bize gelmesin, vatandaşlıktan çıksın, güvende de olayım, böyle bir şey yok. Kimse güvende değilse, sen de değilsin!

Amerikalılar 120 saat içinde çekme taahhütlerinde bulundu. Burada net olmayan şeyler vardı. Soçi'den döner dönmez askerlerimiz ve istihbaratımız görüşme yaptı. ABD'den 'çektik' açıklaması geldi. Bu karar alındı, buralardan çekileceğiz diye bir şey yok. Buralardan çekilmemiş, saklanmış olabilir. 120 saat içinde bir taciz olursa, karşılık verebilirsiniz denilmişti. Bir yazılı teminat aldık dün de. Bilgilerin tekrar değerlendirilmesi neticesinde şu an durdurduk. ama biz buralarda varız. 32 km derinliğindeki yerleşik statüko muhafaza edilecektir. Terör kalıntısı varsa temizleriz, güvenli bölge oluşması lazım. Mültecilerin geri dönmeleri için ortam oluşması lazım. Teröristlerin temizlenmesi, silahların yok edilmesi lazım. Uçaklar ve SİHA'larla çoğunu yok ettik. Sahada var olmaya devam edeceğiz. Afrin, Cerablus, El Bab bölgesinde ne yaptıysak buralarda da yapacağız. 

İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanması lazım. Okul, barınma, sağlık, su, elektrik... Hayati derecede önemli. Batılıların şöyle bir argümanı var, 'Tekrar savaş olur, yıkılırsa, tekrar buraların inşaası lazım' diyorlar. Bir şehrin tamamını inşa etmek değil, dönen insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak. Pek çok taahhüt oldu bugüne kadar ama somut adımlar atılmadı. 

"FRANSA KRALDAN ÇOK KRALCILIK YAPIP, ORTADA KALDI"

Gerçeklerden çok uzak ve samimiyetsizdi, özellikle Fransa'nın bir PKK/YPG devleti kurmaya çalıştıklarını biliyoruz, amaçları buydu, büyük bir hayal kırıklığı oldu. Özellikle Macron, teröristlerin önde gelenlerini Elysee Sarayı'nda ağırladı. Bize basın özgürlüğü dersi veriyorlar, Macron genel kurula hitap etti, orada gazetecilerin bugüne kadar istisnasız bulunduğu tarafı kapattılar, medyayı içeri almadılar. Kutlama etkinliğinin olduğu alana da sokmadılar. İkiyüzlülüğün yanında Amerika'ya yaranmak için kraldan çok kralcılık yaptılar. Biz Amerika ile işbirliği yaptık, bunlar ortada kaldı. Ama burada İngiltere Başbakanı Boris Johnson'u ayrı tutmak isterim, bu süreçte dengeli bir tutum sergiledi. 

"KIBRIS HAREKATI KADAR ÖNEMLİ BİR HAREKATTA SEÇİMİ DÜŞÜNDÜLER"

Kıbrıs Türk halkı harekatımıza çok destek verdi. Bazı sendikalar var ki, Türk tarafı mı, Güney Kıbrıs mı deseniz, Rum Kesimi'ni tutarlar. Sayın Akıncı'yla çok çalıştık, söylenecek çok şey var ama seçim öncesinde söylemek istemiyorum. Sevgili Denktaş'ın bir şiiri var, ben de bu şiirle yanıt verdim. Şahıslar ayrı, bizim gibi mevki makam sahibi insanların çok dikkatli olması lazım. Ulusal güvenliğimiz için Kıbrıs Harekatı kadar önemli olan bir konuda seçimi düşünerek hareket edilmesi hem bizim vatandaşlarımızı hem Kıbrıs Türk halkını üzmüştür. Bu seçim konusuna değinmek istemiyorum. 

Rejimin listesi dün bayağı uzun sürdü. BM ve bizim kabul etmediğimiz isimler vardı, bunlara da çalıştık. 30 Ekim'de de bir araya gelinecek. Anayasa Komisyonu samimiyse, yeni bir anayasanın yazılması konusunda adımlar atarlarsa çok önemli bir siyasi süreç olacak. İlk defa gerçek anlamda da, kendi başlarına oturup bir anayasa çalışması yapacaklar. Birçok açıdan Anayasa Komisyonunu destekliyoruz. 

ABD, son dönemlerde F-35'e geri dönülmesini konuşuyor. Tarihi gelişmeler oldu. Pence, Pompeo geldi, konuştuk. Türkiye'ye yönelik çok olumsuz adımlar atıldı. Halkbankası var. FETÖ ile ilgili adımlar atılmadı FBI çok ciddi şekilde yürütüyor, görmeye başladıklarını söyleyebilirim. FETÖ konusu hala masada, F-35 konusu masada. 

"BİZ SONDAJ GEMİLERİNİ GÖNDEREREK DENGEYİ SARSTIK"

Sondaj gemilerimizi de bölgeye göndererek Doğu Akdeniz'e göndererek dengeleri sarstık. Bu hamlemizle masadaki dengeleri değiştirdik. Biz kıta sahanlığını BM'ye bildirdik, kıta sahanlığındaki faaliyetlerimizi de kimseyle tartışmayız. Bölgesel anlaşmaya her zaman varız. İkinci amacımız ise, KKTC halkının haklarını garantiye almasıdır. Rum kesimi bu konuda hiçbir adım atmamış, sondaj faaliyetlerini sürdürmüştür. İkinci gemimizi göndererek KKTC halkının haklarını koruma altına almışızdır. Herkes Kıbrıs Türk halkının hakkı var diyor. E peki derdiniz ne? Rum tarafı AB üyesi de, dayanışma göstermemiz gerekiyor da... Sizin işiniz Rum tarafına baskı yaparak Kıbrıs Türk halkının haklarını garantiye almak. Türk tarafının komisyon kurma teklifi olmuştu. Ülkeler de gürültü koparacaklarına arabuluculuk yapsınlar. Örneğin Almanya teklifte bulundu, İsviçre de öyle. Dürüst, objektif, tarafsız olun, biz arabuluculuğa hayır demeyiz. Bizim amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. KKTC ve halkının da haklarını garantiye alma konusunda herkes işbirliğine varız, yok derlerse faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. 

"RUM TARAFI TÜRK TARAFIYLA BİR ŞEY PAYLAŞMAK İSTEMİYOR"

Rum tarafı Türk tarafıyla hiçbir şey paylaşmak istemiyor. Herhangi bir kararın alınması için Türk tarafının en az bir oyu olması lazım. Anastasiadis de geri adım attı, BM Genel Sekreterliği, AB'nin, İngiltere'nin huzurunda oldu ve Rum kesiminin Türk tarafıyla bir şey paylaşmak istemediğini söyledi. Neredeyse İngilizlerle Yunanlılar arasında fiziki kavga başlayacaktı. Herkes bizim orada çözüm istediğimizi, yapıcı olduğumuzu da gördü, neticede masa onların üzerine devrildi. 

Anastasiadis 'iki devletli çözümü' sadece bana değil, herkese Akıncı'ya da söyledi. Biz başka bir başarısızlığı kaldıramayız, önce neyi müzakere edeceğimizi bilelim. Bu kararı verdikten sonra da müzakerenin çerçevesini net bir şekilde belirlememiz lazım. Siyasi eşitliğin içindeki unsurların bizim ve KKTC halkı için tek tek belirlenmesi lazım. Ucu açık bir müzakere artık olamaz. Biz Kıbrıs'ta kalıcı bir şey istiyoruz, istemeyen Rum tarafıdır. Biz bu şımarıklığı kaldıramayız. Zeybek oyunu değil bu kalkıp tek başınıza oynayacaksınız, biz kendimize güveniyoruz ama yetmiyor, karşı tarafın samimiyetsizliğini çok defa gördük. Bunlar bu şekilde müzakere etmezlerse, bizim için de bu söz konusu olamaz. 60 yıldır yaşadığımız süreç de ortada... 

Sonraki Haber