Bir ara da "Mescid-i Aksa'ya gitmek haram mı" diye tartışmıştık

Kudüs’te Şeyh Cerrah semti.
Azzam Maraka adlı Filistinlinin sahibi olduğu bir market.
Market’in adı 2010 yılında “Erdoğan Market”ti.
İsrail polisi, para cezası kesti, Maraka’yı göz altına aldı ve tabeladaki Erdoğan ismini kaldırttı.

Marketin içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafları ve Türk bayrakları var.
Raflardaki ürünlerin çoğunluğu da Türk malı.
Bugün Türkiye’de her hangi bir markette gördüğünüz gıda ürünlerinin bir çoğuyla Kudüs’teki o markette veya Nablus’ta, El Halil’de, Tubas’ın tepelerinde en ücralardaki bir bakkalda da rahatlıkla karşılaşabilirsiniz.

FİLİSTİN’İN PARA BİRİMİ DE YOK

Filistin işgal altında.
İsrail’de kalan Arap şehirleri, Kudüs, Batı Şeria’daki Filistin şehirleri ve Gazze olmak üzere bölük pörçük toprak parçalarından oluşuyor.
Bağımsız bir devlet değil.
Düzenli bir ordusu yok.
Uluslararası geçerli bir pasaportu yok.
Kendine ait sınırları yok.
Ekonomisi yok.
Para birimi yok.

İsrail ekonomisi derken içinde bir de Filistin ekonomisinin barındığını görürsünüz.
İsrail para birimi Şekel’in geçerli olduğu zorunlu bir ekonomi.
Çünkü Filistin’in kendi başına bir şey yapmasına izin verilmiyor.

Düşünün bugün Filistin’e gitmek, Kudüs’e gitmek, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmek için İsrail vizesi alıp, İsrail’in gümrüğünden geçmeniz gerek.
Yoksa gidemezsiniz.

MESCİD-İ AKSA’YI ZİYARET CAİZ Mİ, DİYE TARTIŞMIŞTIK

Bir ara çok tartışılmıştı.
Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmek caiz mi, diye?
Bir müslüman böyle bir soru sorabilir mi?
Ne demek yani, Mescid-i Aksa’ya gitmenin ne gibi bir sakıncası olabilir ki, hele dini yönden?

Ama alimler ile siyasiler tartışmıştı.
Filistinli bazı siyasi gruplar, “İsrail işgalini meşrulaştırıyor” diyerek “İsrail vizesi almayın, Filistin’e gelmeyin” diyordu.
Sonra özellikle Kudüs’teki Filistin esnafı isyan etti, “Mescid-i Aksa’ya Türkler gelmezse, Türkler bizim dükkanlarımızdan alışveriş yapmazsa, biz ne yapacağız” diye.
O tartışmalara alimlerin bakış açısı da şöyleydi, “Mescid-i  Aksa’yı ziyaret etmek, Hazreti Peygamberin çağrısıdır, buna uyulmalı”.

İŞGAL OLDUĞU SÜRECE BUNLARI ANLAYAMAYACAĞIZ

İsrail işgali devam ettikçe bu garip tartışmalara hep muhatap olacağız.
Tıpkı 2000’deki intifada sürecinde “işgalcilere karşı intihar eylemi yapmak caiz midir, değil midir” diye tartışıldığı gibi.

FİLİSTİN ESNAFI, TÜRK MALI İLE TÜRK MÜŞTERİ İSTİYOR

Filistin’in marketinde, pazarında, dükkanında durum böyle.
Türk mallarının, Türk müşterinin ayrı bir önemi ve yeri var.
Buna ihtiyaç duyuyorlar.
Türk malı istemem, diyen Filistinli bir esnaf göremezsiniz.

İSRAİL’İN İZNİ OLMADAN BİR TANE GOFRET GÖNDEREMEZSİNİZ

Peki o mal Türkiye’den Filistin’deki bakkala nasıl ulaşıyor?
Turist olarak Mescid-i Aksa’ya nasıl gidebiliyorsanız, o ürün de öyle gidebiliyor.
Yani İsrail’in izni ve onayıyla.
Bu olmadan bir adet gofreti bile Filistin’e sokamazsınız.

İŞGAL GERÇEĞİ: İSRAİL VATANDAŞI AMA ASLINDA FİLİSTİNLİ

O ticaret verileri var ya?
Türkiye’den İsrail’e giden ürünlerin listeleri.
Orada İsrail diye görünen başlığın bünyesindeki şirketlerin Filistinli iş adamlarına, tüccarlarına ait olduklarını göreceksiniz.

Hele ki Filistinli tüccar, Türkiye’den getirdiği Türk malını, Yafa’daki bir markete de pazarlamış olabilir. Yafa, İsrail şehri. Burada yaşayanlar İsrail vatandaşı ama aslında onlar Filistin asıllı müslüman Ama evrakta İsrail diye geçiyor. Çünkü kural böyle.

7 Ekim’deki saldırılardan sonra Türkiye Süper Lig maçlarında İsrail’e tepki gösterilince, Antalyasporlu iki futbolcu karşılaşmaya çıkmak istememişti.
İsrail’i protestodan kaçınmışlardı.
Biri Yahudi İsrailliydi, diğeri ise aslında Filistin asıllı İsrail vatandaşıydı, Remzi Safuri.
Ama herkes onu da İsrailli futbolcu olarak okudu. Çünkü işgal gerçeği bunu böyle kaydediyor ve tanıtıyor.

Filistin’in gerçekleri çok farklı çok karışık.
Anlamak zor.
Bunları bilmeden “Türkiye İsrail’e mal satıyor” diye yaygara koparmanın alemi yok.