2022'de seller ve yangınları konuşurken... | Deniz koca bir şehri nasıl yutar?
Küresel ısınmanın deniz seviyesini yükselttiği acı bir gerçek. Kasırgalardan sonra şehir içlerine kadar giren ve evleri yerinden eden deniz taşkınları da bu yükselişin sonuçlarından biri. Günümüzde kıyı taşkınlarından 34 milyon kişi etkileniyor ancak önlem alınmazsa bu sayı 246 milyona çıkabilir.
Bilim insanlarının iklim değişikliğine ilişkin yürüttüğü çalışmalar erken önlemler alınması açısından büyük önem taşıyor. Kıyı taşkınları da iklim değişikliğinin sonuçlarından biri. Kıyı taşkınlarını küresel ısınma sonucu ciddi seviyede yükselen denizin, kasırga gibi afetler sonucunda kıyıların içlerine girmesi ve insanların yaşam alanlarına büyük zarar vermesi şeklinde özetlemek mümkün.
Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'nde çalışmalar yürüten Türk bilim insanı Dr. Ebru Kirezci'nin baş yazarlığını yaptığı araştırma bu konuda yeni bulgular ortaya koyuyor.
Melbourne Üniversitesi bünyesinde yürütülen ve artan deniz seviyelerinden ötürü kıyı taşkınlarının etkilerine ilişkin hazırlanan makale, 16 Ocak'ta dünyanın en prestijli bilim dergilerinden Frontiers'da yayımlandı. Makale, kıyı taşkınlarının 2100'deki olası etkilerine, özellikle de sosyoekonomik sonuçlarına açıklık getiriyor. Çalışmada elde edilen bulguların önemini ve bu konudaki 2100 senaryolarında Türkiye'nin nerede yer aldığını Dr. Ebru Kirezci'ye sorduk.
KIYI TAŞKINI NEREDE GÖRÜLÜYOR?
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olması ülkemizin bu konuda riskli bir konumda yer aldığı fikrini akıllara getiriyor ama öyle değil. Türkiye daha çok sel taşkınlarının yaşandığı bir ülke. Ancak dünyanın bazı bölgelerinde çok sık yaşanan ve ciddi can ve mal kaybına neden olan kıyı taşkınları da ciddi bir mesele. En sonuncularından biri ise kısa zaman önce Amerika kıtasında yaşandı.
23 Eylül-2 Ekim 2022'de meydana gelen Ian Kasırgası'nda, ABD ve Küba'da birçok yer kıyı taşkınlarından ötürü sular altında kalmıştı. Kasırgada en az 157 kişi yaşamını yitirmiş ve yaklaşık 113 milyar dolar maddi hasar ortaya çıkmıştı.
“21. Yüzyılda Kıyı Taşkınlarının Küresel Çapta Sosyoekonomik Etkisi" başlıklı araştırmanın baş yazarı Ebru Kirezci, araştırmalarında 2100 yılına kadar dünyada kıyı taşkınlarından yılda kaç kişinin etkileneceğini ve kıyı taşkınlarının yıllık ne kadar hasara neden olacağını incelediklerini belirtiyor. Kirezci araştırmalarını, “Baktığımız iki senaryo var. Kıyı taşkınlarına karşı önlemler alınması, yani kıyıların yükseltilmesi ve önlemler alınmaması halinde 2100'de dünyayı nelerin beklediğini araştırdık” şeklinde özetliyor.
Günümüzde kıyı taşkınlarından etkilenen yıllık nüfusun 34 milyon olduğuna ve bunun da yıllık küresel gayrisafi milli hasılanın (GYMH) yüzde 0.3'ünü oluşturduğuna işaret eden Kirezci, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Kıyılarda adaptasyon sağlanmazsa, yani kıyı taşkınlarına karşı önlemler alınmazsa, 2100'de kıyı taşkınlarından etkilenen kişi sayısının yılda 246 milyona çıkacağını tahmin ediyoruz. Bunun da küresel GYMH'nın yılda 2.9'unu oluşturabileceğini öngörüyoruz.”
Araştırmalarında, aşırı şekilde yükselen deniz seviyelerine göre hareket ettiklerini aktaran Kirezci, bu konudaki değerlendirmesinde ise şu ifadelere yer veriyor:
“Ekstrem deniz seviyesi yükselmelerine karşı kıyılarda önlem alınırsa, yılda kıyı taşkınlarından etkilenecek nüfus 119 milyona, yıllık öngörülen hasar da küresel GSMH'nın yüzde 1.1'ine gerileyebilir. Yine bir artış söz konusu olacak ama artışta azalma olabilir.”
Makalede çeşitli bölgeleri ve ülkeleri de ele aldıklarını kaydeden Kirezci, kıyı taşkınlarından en çok etkilenen bölgelerin gelişmekte olan ülkeler olduğunu aktarıyor. “2100 yılında büyük çoğunlukla Asya kıyıları, Batı Afrika kıyıları ve Mısır en çok etkilenebilecek bölgeler arasında yer alıyor” diye konuşan Kirezci, sözlerini şöyle devam ettiriyor:
"Önlem alınmazsa gelişmekte olan ülkeler GSMH'nın en az yüzde 5'ini sadece kıyı taşkınlarına harcamak zorunda kalabilir. Ancak gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 3'ten az.”
Kıyı taşkınlarında insanların yüksek rakımlara taşınması, evlerinin hasar görmesi, hem hükümetler hem de kişiler bazında büyük hasarların olması gibi sosyoekonomik sonuçlar mevcut olduğunu dile getiren Kirezci, önlemleri ise şöyle açıklıyor:
“Bunları önlemek için kıyı koruma yapıları inşa edilebilir, duvarlar örülebilir, sıcak noktalarda erken uyarı sistemleri kurulabilir. Yosun gibi doğal yapılar kurulabilir. Çünkü bu doğal yapılar dalgaları ve fırtınaları sönümleyebiliyor. Kum getirilerek kıyılar beslenebilir. Belki de en önemlisi insanlığın bu meseledeki farkındalığı artırılabilir.”
TÜRKİYE RİSK GRUBUNDA MI?
Kirezci, Türkiye'nin risk grubunda yer alıp almadığı sorusuna ise, “Çalışmamıza göre etkilenebilecek ilk 50 ülke listesinde Türkiye'nin yer almadığını söyleyebilirim” cevabını veriyor.
Kaynak: Web Özel