117 üniversitenin silah şirketlerine yatırım yaptığı ortaya çıktı
İngiltere'de 117 üniversitenin aralarında silah şirketlerinin de olduğu bir grup şirkete yaklaşık 450 milyon sterlin yatırım yaptığı ortaya çıktı.
İngiltere'de 117 üniversitenin, İsrail'in Filistin'deki savaş suçlarına ortak olduğu iddia edilen bazı silah şirketlerinin hisse senetlerine yaklaşık 450 milyon sterlin yatırım yaptığı ortaya çıktı.
İngiltere merkezli Filistin Dayanışma Kampanyası (PSC), 2019 sonunda 117 İngiliz üniversitesinin fonlarının uluslararası silah şirketlerinin hisselerine yaptığı yatırımlara ilişkin "Üniversite Suç Ortaklığı Veri Tabanı" isimli bir rapor yayımladı.
Rapora göre, 117 İngiliz üniversitesi, İsrail'in Filistin'de işlediği savaş suçlarına ortak olmakla suçlanan söz konusu şirketlere yaklaşık 450 milyon sterlin menkul değer yatırımı yaptı.
Filistin Dayanışma Kampanyası, bu rakamların, üniversitelerin hisse değeri açısından söz konusu şirketlere yaptığı yatırımı gösterdiğini ifade etti. *Ayrıca, üniversitelerin savunma şirketleriyle hisse senedi dışında da iş birlikleri olduğu belirtildi.
İsrail'in Filistin'de kurumsallaşmış, ırkçı ve ayrımcı politikalar uyguladığı kaydedilen raporda, bu politikaların söz konusu şirketlerden aldığı silahlar, teknoloji ve diğer desteklerle sürdürdüğü vurgulandı.
Rapora göre, özellikle mühendislik alanında önde gelen üniversitelere ait rakamlar dikkati çekiyor.
PSC'nin "Üniversite Suç Ortaklığı Veri Tabanı"na göre, Oxford Üniversitesi, söz konusu şirketlere yaptığı 130 milyon sterlin yatırım ile listenin başında yer alıyor. Üniversitenin, ABD merkezli savunma şirketi Raytheon ile iş birliği yaptığı da raporda iddia ediliyor. İş birliğine örnek olarak üniversitenin, Birleşik Krallık Kuantum Teknoloji Merkezi'nde Raytheon da dahil bir şirketler konsorsiyumuna liderlik ettiği belirtiliyor.
Rapora göre, Imperial College London Üniversitesi ise aralarında Amerikan savunma şirketi Lockheed Martin'in de olduğu şirketlere 12 milyon sterlinin üzerinde yatırım yaptı. Üniversitenin, dünyanın en büyük silah üreticilerinden İngiliz BAE Systems ve Rolls Royce ile de ortak projeler yürüttüğünün altı çiziliyor.
Raporda Exeter Üniversitesinin de İsrail'in uluslararası hukuku ihlalinde suç ortağı olduğu belirtilen şirketlere 2 milyon 328 bin 707 sterlin yatırımı olduğu ifade ediliyor. Üniversitenin, İngiltere'nin 6. en büyük silah ticaretine sahip şirketi QinetiQ ile ortaklığına dikkat çekiliyor.
Exeter Üniversitesi Filistin Dostları Grubu, üniversitenin silah şirketleriyle ilişkisini kesmesini talep ediyor.
Grubun Tanıtım Yetkilisi Colter Louwerse yaptığı açıklamada, gelen tepkiler üzerine üniversitenin son zamanlarda fonlarının yönetimini başka bir şirkete devrettiğini ifade etti.
Louwerse, "Exeter'in silah şirketlerine ve işgal altındaki bölgelerdeki suçlara ortak olan şirketlere yatırımları hızlı bir şekilde düştü." dedi.
Ayrıca, Louwerse, işgal altındaki bölgelerde insan hakları ihlallerinde kullanılan ekipmanlar üreten QinetiQ gibi firmalardan gelen araştırma fonlarının da kesilmesini hedeflediklerini belirtti.
Bu üniversitelerin yetkilileri, iddialara yanıt vermedi.
"SAVUNMA SANAYİİ İLE İŞ BİRLİĞİ ETİK DEĞİL"
PSC'nin raporunda ifade edilen hisse senedi satın alma gibi ilişkilerin yanı sıra savunma şirketlerinin üniversitelere sağladığı araştırma fonları da eleştirilerin odağında.
İngiltere merkezli Küresel Sorumluluk İçin Bilim İnsanları (SGR) Grubunu Yöneticisi Dr. Stuart Parkinson, üniversite ve silah şirketlerinin iş birliğinin Soğuk Savaş yıllarına dayandığını belirterek, PSC'nin raporunun şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Parkinson, bu iş birliğinden sadece İsrail'in değil, Suudi Arabistan gibi insan hakları karnesi zayıf çok sayıda ülkenin yararlandığını belirtti.
Hükümetin teknoloji ve bilim alanında araştırma yapan laboratuvarlara fon sağladığını söyleyen Parkinson, savunma sanayinin de bundan payını aldığını ve BAE systems, Rolls Royce ve Lockheed Martin gibi şirketlerin bu durumdan yararlandığını ifade etti.
Parkinson, "Silah ticaretine katılan birçok şirket var ve evet bazı İngiliz şirketleri İsrail ve Suudi Arabistan gibi kötü insan hakları kayıtlarına sahip ülkelerin de arasında olduğu ülkelere bir şekilde ihracat yapıyorlar." dedi.
Üniversite ile savunma sanayii iş birliğinin etik olmadığını söyleyen Parkinson, üniversitelerin yoksulluk ve eşitsizliği bitirmek, savaşları ve çatışmaları sonlandırmak gibi konulara odaklanması gerektiğine işaret etti.
Parkinson, üniversitelerin belli şirketlerle iş birliği içinde olmasını eleştirerek, "Üniversitelerin, İsrail ve Suudi Arabistan gibi ülkelere silah ihracatı yapan ya da nükleer programlara destek olan, kötü etik kaydı bulunan silah şirketleriyle ilişkisinin etik olmadığını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Bu iş birliğinin akademisyenlerin tarafsızlığını etkilediğini de ifade eden Parkinson, "Bu araştırmalarla ilgili bazı etik konular hakkında kamuoyu önünde konuşmak, bu şirketlerle ilgili eleştirel yorumlar yapmak, sorular sormak zorlaşır." diye konuştu.
ÜNİVERSİTELER ASKERİLEŞME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA
SOAS Üniversitesi Kamu Hukuku Bölümü ve Filistin Çalışmaları Merkezi Üyesi Dr. Nimer Sultany ise raporun, insan hakları ihlallerinde üniversitelerin suç ortaklığına işaret ettiğini söyledi.
Sultany, uluslararası hukuku ihlal eden şirketlere yatırım yapmanın üniversite yöneticilerinin söylem ve eylemleri arasındaki farkı ortaya çıkardığını belirterek, "Üniversite yöneticileri konuşmakla kalmamalı, icraata geçmeli." ifadelerini kullandı.
Savunma sanayi ile akademik iş birliğinin etik olmadığının altını çizen Sultany, bu iş birliğinin akademik bütünlüğe zarar verdiğini savundu.
Bu iş birliği nedeniyle üniversitelerin askerileşme riskinin de mevcut olduğunu belirten Sultany, "Askeri veya güvenlik aygıtlarını içeren akademik öğretim ve araştırma, üniversite kaynak tahsisi ve akademik araştırmaları bu aygıtların gereksinimlerine tabi kılma riski yaratır. Böylece üniversiteyi savunma sanayi kompleksine entegre ederek askerileştirir. Kamu yararı gözetmesi gereken yüksek öğretim, özel kuruluşların ve savunma endüstrisinin ihtiyaçlarına bir araç olmaktan uzak tutulmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.