Tarihi gelişme! İnsanlık Güneş'e dokunmayı nasıl başardı?
Ağustos 2018'de yola çıkan Parker Güneş Sondası, tarihi bir yolculuğun sonunda Güneş'in atmosferine girmeyi başardı. NASA ancak emin olduğunda resmi açıklamayı yaptı. Peki bu olağanüstü yolculuk nasıl geçti? "Güneş'e dokunmak" ne anlama geliyor?
Kelly Korreck uzay aracının Güneş'e doğru süzüldüğü o anı tekrar tekrar hatırlıyor. Parker adlı sonda plazmanın okyanustaki dalgalar gibi dalgalandığı yere dalıyordu. Daha önce hiçbir makine bu gizemli sınırı geçmemişti. Korreck ve ekibinin Parker Güneş Sondası ile planladıkları da tam olarak buydu ve plan işe yaramıştı. Tarihte ilk kez bir uzay aracı Güneş'in atmosferine girmeyi başarmıştı.
Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nde astrofizikçi olan Korreck, “Kesinlikle harika” diyor ve o günkü heyecanla “Güneş'e ait plazma ve gaza dokunduk...” diye ekliyor.
GELİNEN SON NOKTA...
Bu aslında uzun süredir var olan ve devam eden bir projede gelinen son nokta. Parker Güneş Sondası, Ağustos 2018'de yola çıktı ve tarihi dalışını 28 Nisan 2021'de gerçekleştirdi. Güneş'in üst atmosferindeki plazma ve rüzgarlar arasında toplam 5 saat seyahat eden Parker, kaydettiği verileri Dünya'ya gönderdi.
Bu aktarım birkaç ay sürdü. Bilim insanlarının bu işlemi analiz edip bir sonuca varmaları da... NASA, konuya ilişkin açıklamasını bu sebeple ancak Aralık 2021'in ortasında yapabildi. NASA, gerçekten Parker'ın Korona ya da Taç Küre adı verilen Güneş'in üst atmosferine girdiğinden emin oldu.
NASA, insanlığın Güneş'e dokunmayı başardığını dile getirmişti ancak bu elbette şiirsel bir yaklaşım. Zira bir uzay aracı Güneş'in “yüzeyi” olarak kavranan ve fotosfer denen ışığı yayan katmana Işık Küre'ye inemez. Zira, Güneş'in zemini Dünya'nın zemini gibi belirgin, katı bir yüzey değildir. Yüzeyi bu sebeple tırnak içinde kullanmak gerekti. Dolayısıyla NASA'nın dediği gibi Güneş'e dokunamasak da “ayağını daldırdı” diyebiliriz!
Uzay aracı olağanüstü derecede kavurucu nükleer füzyon topumuza çok yakın uçmanın ve birkaç saatlik bir yüzme için Güneş'in atmosferine dalmanın aşırılıklarına dayanacak şekilde inşa edildi. Tabii ki varmak da biraz uğraş gerektiriyordu. Güneşe ulaşmak, Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlere ulaşmaktan ya da Güneş Sistemi'ni tamamen terk etmekten çok daha zor.
OLAĞANÜSTÜ YOLCULUK!
Şöyle açıklayalım; Dünya, Güneş'in etrafında büyük hızlarda hareket eder. Örneğin, Jüpiter'e giden bir uzay aracı, bu momentumu daha hızlı uçmak için kullanabilir. Ancak Güneş Sistemi'nin merkezine giden bir uzay aracının yörüngesinin genişlemesi yerine küçülmesi ve Güneş'e yaklaşmaya başlayabilmesi için kendisini yavaşlatması gerekir. Mevcut roket teknolojisi bu etkiyi sağlayamaz, bu nedenle mühendisler farklı bir çözüm buldu:
Parker Güneş Sondası, Venüs'ün yerçekimini bir fren olarak kullanabilmek için görev boyunca Venüs'ü tam 7 kez turladı.
NASA bu dolambaçlı yolculuğu yapıyor zira Güneş bize ne kadar tanıdık gelse de hala gizemli bir astronomik nesne. NASA bu göreve, Taç Küre'den durmaksızın akan yüksek enerjili parçacıklardan oluşan bir akım olan Güneş Rüzgarı'nı 1950'lerde keşfeden astrofizikçi Eugene Parker'ın adını verdi. Güneş Rüzgarı, Güneş Sistemi'nin tamamında uzanır, tüm gezegenlerimizin ve uydularının etrafında rahat bir “balon” oluşturur ve bizi yıldızlararası radyasyondan korur.
On yıllar sonra, bilim insanları hala Güneş'i ve bu fırtınalı rüzgar da dahil olmak üzere birçok özelliğini anlamıyorlar. Henüz Güneş Rüzgarı'nın tam olarak nereden geldiğini veya Güneş'in, yüzeyi 5 bin 500 santigrat derece daha soğukken atmosferini 1.1 milyon santigrat dereceye kadar ısıtmayı nasıl başardığını henüz çözemediler.
Parker, Taç Küre'ye uçtuğunda, Güneş materyallerinin bir kısmının sızıp kaçmadan önce Taç Küre'de adeta yayık gibi sertçe çalkalandığını ve bu sayede Güneş Sistemi boyunca esen Güneş Rüzgarı haline geldiğini keşfetti.
GÖREV 2025'İN SONUNDA BİTİYOR
Bizler bu rüzgarı Dünya'ya ulaştığında, tek tip bir esinti olarak deneyimliyoruz. Ancak UC Berkeley'de Parker görevi üzerinde çalışan bir fizik profesörü olan Stuart Bale, Parker'ın Taç küre içinde, deliklerle delinmiş bir su balonundan dökülen sıvı gibi bireysel akışları tespit edebildiğini ifade ediyor.
Parker'ın Güneş'e dair kritik bilgiler toplayacağı görevi 2025'in sonlarında noktalanacak. NASA bu operasyonu genişletebilir ancak yapmazsa Parker, milyonlarca yıl boyunca Güneş'in etrafında dönmeye mukadder kömürleşmiş bir metal parçası halinde eriyecek, asla içine düşmeyecek. Ancak şimdilik iyi ve mutlu bir şekilde çalışıyor!
Korreck ise bir zamanlar dokunduğu bir şeyin Güneşin atmosferinden geçmesini ve orada eşsiz kayıtlar tutmasını gerçeküstü buluyor... Gerçekten de öyle.
*Bu haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı The Atlantic'te “We Booped the Sun” başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.
Kaynak: Web Özel