Cahilliğin yerini 'neocehalet' aldı! Neyi bilip neyi bilmediklerini bilmiyorlar!

Eskiden okuma yazma bilmeyenlere "cahil" denildiğini belirten Prof. Dr. Tayfun Uzbay, eğitimli olup, neyi bilip neyi bilmediklerinin farkında olmayan ve ulaştıkları ilk bilgiyi doğru zanneden "neocahil" bir kesim olduğunu söyledi. 

Son Güncelleme:

Sosyal medya ve internetin neocehaletin temel etkileşim alanı haline geldiğini ifade eden Uzbay, bazı uzman kişilerin de popüler olmak uğruna bilgi kirliliğinin yaygınlaşmasına destek olduklarına dikkati çekti.

Üsküdar Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Tayfun Uzbay, dijitalleşmenin yaygınlaşması, bilgisayar ve yazılım teknolojilerinin gelişmesiyle her türlü bilgiye rahatlıkla ve çok kısa sürede dijital ortamda ulaşmanın mümkün olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

 "Eskiden 'cahil' genellikle okuma yazması olmayan kişiye denirdi. Çünkü yazılı bilgiyi okuyabilmek çok önemliydi. Günümüzde bazı ilkel ve geri kalmış toplulukları bir yana bırakırsak tüm dünyada okur-yazarlık arttı. Öte yandan akıllı telefonlar ya da bilgisayarlarımızda bulunan ağlar kendi yazım dilini de oluşturdu. Artık bir emoji ile birçok şeyi anlatmak mümkün. Gramer ya da imla kurallarına uymadan kendine özgü bir iletişim dili de söz konusu. Burada karşımıza eskisinden çok daha yaygın modern çağın cehaleti çıktı. Buna bazıları neocehalet, yani 'yeni cehalet' diyor.”

"Üniversite bitirmiş bile olabilirler"

Neocahiller okuma yazma bildiğini ifade eden Uzbay, şunları anlattı:

"Hatta bir yabancı dili de gayet güzel konuşabiliyorlar. Hatta üniversite bile bitirmiş olabiliyorlar. Peki neden cahiller? Çünkü ilk olarak neyi bilip neyi bilmediklerinin, yani sınırlarının farkında değiller. İkinci olarak da bildikleri konusunda ön yargılılar ve kesin olarak bundan eminler. Bunun sebebi, dijital devrimin sağladığı gerçek bilgi kadar bilgi kirliliği ve dezenformasyonu da yayması ve insanların ulaştıkları ilk bilgiyi doğru sanması. Daha kötüsü uzmanlık gerektiren özel alanlarda bile okudukları ulaştıkları her bilgi hakkında rahatça yorum yapması ve hatta uzmanları eleştirmesi. Sonuç olarak sayıları ve özgüvenleri her gün artan neocahiller ortaya çıkıyor. Bunlar sağlıktan, tarıma, iklimden uzaya her şeyi bildiklerini sanıyorlar. Ancak hatalı bilgiler yüzünden gerek kendileri gerek çevreleri zarar görebiliyor ve bunların algıları kolayca yönetiliyor.”

İnternet neocehaletin temel etkileşim alanı 

Sosyal medya ve internetin neocahillerin temel etki ve etkileşim alanı haline geldiğini belirten Uzbay, “Bir profesör alanı ile ilgili bir bilgi verdiğinde, normal hayatta asla bir araya gelme, sözünün üzerine söz söyleme veya tartışma imkânı olmayan neocahil olarak nitelenen bu kesim, sosyal medya ve internet üzerinden kolayca sürece dahil olabiliyor. Dijital ortam, adeta bir akademisyen edası ile tartışmaya katılmalarına hatta hakaret etmelerine izin veriyor” dedi. 

Sosyal medya ve internetin kirli bilgi ve dezenformasyon için de uygun bir ortam sağladığını ifade eden Uzbay, “Burada doğru ve faydalı bilgiler kadar, hatalı ve zararlı bilgilere de ulaşıyorsunuz. Bu derinlemesine bilgi sahibi olmayanlar, çocuklar ve sağlık söz konusu ise hastalar bakımından risk yaratıyor” uyarısında bulundu.

"Neocehalet giderek güçleniyor "

Neocehaletin giderek güçlendiğine ve örgütlendiğini ifade eden Prof. Dr. Tayfun Uzbay, şöyle konuştu:

"En önemli sorun kirli ya da hatalı bilgilerin yaygınlaşması ve toplumsal bazı zararlara yol açması.  Bazen bunlara çeşitli nedenlerle ve özellikle popüler olmak veya takipçi kazanmak için bazı akademisyenler de destek veriyor. Bu durumda toplumun kafası karışıyor. COVID-19 salgınında aşı karşıtlığının ne boyutlara ulaştığını gördük. Sağlık alanı ile ilişkisi olmayan aralarında mühendislerin, mimarların, yazılımcıların da bulunduğu sözde eğitimli bir kesim doğrudan cehaleti savundu ve bazı akademisyenlerden de destek aldı. Örnekler çoğaltılabilir. Somut sonuçlara bir örnek vermek gerekirse aşı karşıtlığının artması sonucu sağlık gündeminden çıkmış olan kızamık yeniden ortaya çıktı ve çocuklarda ölümlere yol açmaya başladı."

Uzbey, Hukukun ve etiğin bu alana el atması gerekir. Adil, fikir özgürlüğünü kısıtlamayan ancak toplumun zarar görebileceği kirli bilginin yayılmasına da taviz vermeyen yasal düzenlemeler şart. Ayrıca toplumda etik bilincinin oluşması ve etik davranış kalıbının ödüllendirilmesi gerekiyor” dedi.  

 

Kaynak: Ajans Bizim

Sonraki Haber