Hırvatistan buna çok alışık! Ama nasıl? 3.8 milyonluk genç ülke...

Dünya Kupası'nda çeyrek finalde Brezilya'yı penaltılarla deviren Hırvatistan, 31 yıllık ülke tarihinde katıldığı 6. Dünya Kupası'nda 3. kez adını yarı finale yazdırmayı başardı. Peki 31 yaşındaki 3.8 milyonluk bu ülke bunu nasıl başarıyor? Hırvatistan'ın sırrı ne?

Son Güncelleme:

Brezilya, bir türlü kilidi açamamıştı. Hırvatistan kalecisi Dominik Livakovic, çok çok parıltılı kurtarışlar yapmasa da doğru zamanda doğru yerdeydi ve 90 dakikada tabelanın değişmemiş olmasında en büyük pay sahibiydi. Son 16'da da Japonya'ya karşı özellikle penaltı atışlarında devleşen Livakovic, bir numaralı favori konumundaki Brezilya'nın da başına bela oluyordu. Uzatmalarda Brezilya, Neymar'ın golüyle 105+1'de skoru 1-0'a getirirken Sambacılar'ın bu noktadan sonra maçı vermeyeceği görüşü hakimdi...

Lakin öyle olmadı. Önce 116'da Petkovic skoru eşitlemeyi başardı ve bu skorla penaltı atışlarına gidildi. Hırvatistan, 4'te 4 yaparken Brezilya ilk penaltıda Rodrygo'yla Livakovic'e, dördüncü penaltıda ise Marquinhos'la direğe takıldı. Hem turnuvadan önce hem de turnuva esnasında sergilediği oyunuyla şampiyonluğun en önemli favorisi olarak gösterilen Brezilya, çeyrek finalde Katar'a veda ediyordu.

GENÇ ÜLKE FUTBOLA NASIL DAMGA VURDU?

Brezilya'nın vedası elbette en çok tartışılan konu olacaktır ancak uzun süre sonra ilk kez bu kadar güçlü gözüken Sambacılar'ı evine eli boş gönderen Hırvatlar da uzun uzun konuşulmaya değer. Adriyatik kıyılarında uzanan bu 3.8 milyonluk ülke bu sahnelere de başarılara da oldukça alışık. Hem de görece oldukça kısa tarihine rağmen.

Yugoslavya'nın dağılmasıyla 25 Haziran 1991'de bağımsızlığını ilan eden Hırvatistan, 1994'te, Euro 96 elemeleriyle rekabetçi maçlar oynamaya başladı. Yugoslavya döneminin altyapısı ve spor kültürünün mirasından da beslenen ülke, Euro 96'ya katılmayı başardı. Türkiye'yle aynı gruba düşen Hırvatlar, büyük bir turnuvadaki ilk maçında Milli Takım karşısında sahadan 1-0'lık galibiyetle ayırlıyordu. Bu maç hafızalarımıza “Alpay Özalan'ın gole giden rakibine faul yapmayıp 'fair-play' ödülü aldığı maç” olarak kazınacaktı.

Söz konusu turnuvaya çeyrek finalde veda eden Hırvatistan için aslında bu sadece bir provaydı. Asıl büyük patlamasını 1998 Dünya Kupası'nda yapan Hırvatlar; Davor Suker, Robert Prosinecki, Alen Boksic, Zvonimir Boban, Igor Stimac gibi Avrupa futbolunda iz bırakan oyuncularıyla büyük bir sürprize imza atacak ve üçüncü olmayı başaracaktı.

Hırvatistan, Brezilya karşısında 116'da beraberliği yakaladı ve maçı zaferle ayrılacakları penaltılara taşıdı. Fotoğraflar: Reuters

DÖNÜM NOKTASI 2008

Ülkenin bayrağında da yer alan ulusal sembolden esinlenen ikonik damalı formasıyla da hafızalara kazınan Hırvatistan, Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki en iyi derecesine ise 2008'de imza attı. Çeyrek finalde Türkiye'ye rakip olan Hırvatlar, tarihi bir zafere imza attığımız maçla turnuvaya veda edecekti.

Bu yeni bir jenarasyon için önemli bir dönüm noktası olacaktı. Vedran Corluka, Ivan Rakitic, Nikola Kalinic, Niko Kranjcar ve Luka Modric, kadroda yer alan 23 yaş altı oyunculardı. Hatta Luka Modric, unutulmaz penaltı atışlarında bir penaltı kaçıracaktı. Geçiş dönemindeki jenerasyon, 2010 Dünya Kupası'na katılamadı. Bu, Hırvatistan'ın kurulduğundan bu yana katılamadığı tek Dünya Kupası oldu. Takım, Avrupa'da ise sadece Euro 2000'in dışında kaldı.

Hırvatistan 56 farklı ülkeden sadece 6'sına karşı galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet tablosunda eşit ya da olumlu bir konumda değil. Bu 6 ülke ise İngiltere, Fransa, İspanya, Brezilya, Portekiz ve İskoçya...

Genç ömründe dev turnuvalarda yer alma deneyimini köklü ülkelerden daha fazla yaşayan Hırvatistan, 2018'de ise beklentileri aşarak final oynadı. Takımın maestrosu Luka Modric, Messi-Ronaldo gelgitlerini bozarak Ballon d'Or'un sahibi olacaktı. Şimdi ise Hırvatistan, bu kısa tarihinde üçüncü kez bir Dünya Kupası'nda yarı finalde mücadele edecek.

Bu elbette kolay olmuyor. İlk turnuvasına çıktığı 1996'dan bu yana Hırvatistan sadece 2002 yılında FIFA Dünya Sıralaması'nda ilk 30'un altında (32. sırada) kaldı. O günden beri hep ilk 20'de yer alan küçük ülkenin 118 bini aşkın lisanslı futbolcusu bulunuyor. Ülkenin bir AB ülkesi olması ise oyuncuların yerel ligden ziyade Avrupa'nın önemli ülkelerine rahatlıkla transfer olabilmeleri anlamına gelmekte.

EFSANEVİ JENERASYONUN İZİNDE...

Ancak temellerin de doğru atıldığını hatırlatmak gerek. 1987'de FIFA Dünya Gençler Şampiyonası'nda şampiyon olan Yugoslavya kadrosunun başta turnuvanın en değerli oyuncusu seçilen Prosinecki olmak üzere Boban, Stimac ve Suker gibi kilit isimleri bağımsızlıkla beraber ülkeleri Hırvatistan adına ter dökmeye başladı.

Altın jenerasyonla atılan temelin yanı sıra, ülkenin Yugoslavya'nın kıyılarının neredeyse tamamını kapsaması da; 1800'lerin sonlarında geleneksel olarak liman işçilerinin yaydığı sporun Hırvatistan'da Yugoslavya'nın diğer bölgelerine göre daha geniş çapta benimsenmesine sebep olduğu ileri sürülüyor.

Kaynaklar: FIFA, UEFA, BBC, The Philadelphia Inquirer

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber