'Hastama 'ölüyorsun' dedim. Keşke bunu demeseydim'

'Hastama 'ölüyorsun' dedim. Keşke bunu demeseydim'

Bir doktor ölümüne saatler kaldığını bildiği bir hatasının yüzüne bakarak "Bu geceyi çıkaramayacaksın" dedi. Ve bu söz onun peşini o gün bugündür hiç bırakmadı...

Dünyanın en zor işlerinden biri doktor olmak. Yaşam ve ölüm arasında gidip gelen bu mesleği yapanlar çok zor kararlar almak zorunda kalabiliyor. Hasta yakınları ile ilişki kurmak ise ayrı bir mesele. Türkiye’de maalesef pek çok sağlık çalışanı insanların canını kurtarma derdindeyken bir de sağlıkta şiddet ile uğraşıyor. Şimdi sizi Amerika Birleşik Devletleri’nden bir hikayeye götürüyoruz. Doktor Daniela J. Lamas, o gece hayatını kaybetmek üzere olan bir hastası ile yaşadıklarını, kendi kaleminden anlatıyor:

Hastamın durumu belliydi. Kolon kanseri teşhisi konmuş bir hastam eğer bir sene ortadan kaybolmasaydı onu tedavi edebilirdik. Bu bir sene içerisinde onu kemoterapi için defalarca aradık ama telefonlarımıza dönmedi. Şimdi geri döndüğünde ise hiçbir cerrahın onu iyileştirebileceği bir halde değildi ve ölümüne kadar yoğun bakımda kaldı.

'BENDE HİÇBİR TERSLİK YOK'

Geçen kış bir akşam onu ziyaret ettiğimizde yanakları çökmüş, ve vücudu tükenmiş gibiydi. Çok sinirliydi. Ona durumunu anlattığımızda öfkeden kudurdu. Onda hiçbir terslik olmadığını düşünüyordu. Bizden tek istediği acısını dindirmemizdi, böylece evine gidebilecekti. Akşamın ilerleyen saatlerindeki maçı izlemek istiyordu.

Bir yoğun bakım doktoru olarak hastaların sorunlarını inkar etmelerini defalarca gördüm. Hasta yakınları ile konuşurken onların yanında olduğunu hissettirmeyi ve aslında işlerin yolunda gitmediğini söylemeyi öğrendim. “Keşke antibiyotikler etkili olsaydı, ama korkarım ki sevdiğiniz kişi ölüyor.”

Fakat doktorlar bir hastanın durumunu sıklıkla inkar ediyor olmasına alışkın değil. Hastam kan şekerini yukarı çıkaran ilaçların etkisinde olduğunu fark etmeden “Buradan çıkmak zorundayım.” diyerek tekrar yüksek bir sesle bağırdı. Ve ekledi, “Bırak beni gideyim.”

 'NEDEN SÖYLEDİM BİLMİYORUM'

İmkansız olmasına rağmen ona onu eve göndermek için elimizden geleni yapacağımızı söyledim. Hatta bir ara işlerin yolunda gideceğine karşı teskin bile etmiş olabilirim. Neden bilmiyorum içimden bir parça ona içinde bulunduğu durumu söylemek istedi.

Yatağına yaklaştım ve ona gerçeği söyledim. “Keşke yapabileceğimiz bir şey olsaydı ama kanser çok ilerlemiş. Ölüyorsun.” Suratımda maske vardı, beni duysun diye bağırdım. Başını çevirdi, sözlerimden kaçınmak ister gibiydi. Üstüne gittim. “Saatler kalmış olabilir. Bu geceyi atlatabileceğini sanmıyorum.”

Bunu söyledikten sonra odada kalp monitöründen başka hiçbir şeyin sesi çıkmıyordu. Etrafımdaki diğer doktorlar bana bakıyordu, şaşkınlıklarını gizlemeye çalışıyorlardı. Odadaki herkes ben dahil o sözü geri almak istedik. Ona bazen yanılıyor olabileceğimizi belki de ölmeyeceğini söylemek istedik ama sanki donmuştuk.

"ÇIK DIŞARI!"

Bana, “Çık dışarı” diye bağırdı. Daha fazla ‘yalanlarımı’ duymak istemiyordu. Yalnız kalmak istiyordu. Dışarıya çıktım, derin bir nefes aldım. Ellerim titriyordu. O gece, sonradan öğrendim ki ailesi de gelmiş. Onlar geldiğinde vefat ediyordu ama yine de o maçı izlesin diye televizyonu açtılar ve hayatını kaybederken birlikte maçı izlediler. Hastam ile tekrar konuşma şansım olmadı.

Birkaç gün boyunca davranışımı sorguladım. İnkar etmek hastamın tek savunma mekanizmasıydı. Ağzımdan kelimeler çıktığı anda ne kadar zalim olduğumu anladım. Hayatının son anlarında savunma mekanizmasını elinden alıyordum.

Kibar değildim. En fazla yapabileceğim şey hastaya yumuşak bir açıklama yapıp ailesine gerçeği söylemek olurdu. Ona yaşayacak birkaç saati olduğunu söylediğimde sadece zarar verdim.

Çoğu durumda doktorun sorumluluğu hastalarına gerçeği söylemek, en zor durumda bile gerçeği anlamalarına yardımcı olmaktır. Ama o geceyi düşündüğüm zaman keşke daha farklı yapsaydım diyorum. Onunla birlikte olup hiçbir şey söylemeyebilirdim. Bu küçük kibarlık onun için daha faydalı olabilirdi.

Yukarıdaki derlemede yer alan kişisel anının tamamı The New York Times'ta Doktor Daniela J. Lamas imzasıyla yayımlanan ' ‘You’re Dying,’ I Told My Patient. I Wish I Hadn’t. ' isimli köşe yazısından alınmıştır.