"Ben Arda Güler Meridius, Madrid'in kuzey ordularının komutanıyım"
Arda Güler'i seyrettiniz mi? Milli futbolcumuz Getafe maçında ilk Gladyatör filminin baş kahramanı Maximus Decimus Meridius gibiydi. Madrid'in kuzey ordusunun başına geçti. Arda Güler, Real Madrid'de başarılı olacağına yemin etmişti, yeminini tuttu.
Karmaşık görevlere odaklanma ve performansı artırma açısından otomasyon olmazsa olmazdır. Eğer her birkaç saniyede bir nefesimizin farkında olmak zorunda olsaydık, diğer hayati görevlerimizi yerine getiremezdik; su içmek bile sıkıntı olurdu. Araç kullanırken debriyaja basma, vites değiştirme, dikiz aynasına bakma, sinyal verme gibi eylemleri otomatikleştirmeseydik, yola ve yol koşullarına gereken dikkati veremezdik ve riskli bir durumda tepki vermek daha da zorlaşırdı. Temel işlemlerin sürekli beyin dikkati gerektirmemesi, böylece yeteneklerimizi önemli olana saklamamız gerekiyor.
Aynı şey futbolda da oluyor. Bir takım çalışırken, top dağıtımını otomatikleştirir ve değişen oyun koşullarına düşünmeden uyum sağlar. Kırk yıl önce eski futbolcu Ochotorena sanki basketbol oynuyormuş gibi topu Gallego'nun ayaklarına atıyorsa ve son on yıldır Kroos kendi ceza sahasının sol penceresinden eğilerek topu doğal, içgüdüsel olarak topluyorsa, bu sezon Real Madrid de topu nasıl çıkaracağını düşünmek zorunda.
Real Madrid'de top bırakıldığında neden otomatik bir mekanizma yok? Çünkü o pozisyonda istikrarlı bir şekilde oynayan kimse yok. Neden? Bu sezon yine sakatlıklarla dolu geçti. Şablon bazı alanlarda çok kısa, bazılarında ise çok uzun. Ancelotti, elindeki imkanlarla, pek de başarılı olamadan farklı seçenekleri deniyor veya denemiyor. Sonuç: Lig bitmek üzere ve oyun yaratmak için gerekli otomasyon hala oluşturulmadı. Takımın düzgün işleyişine en yakın şey, Ceballos'un daha fiziksel bir orta sahada başrol oynadığı bir avuç maçtı.
Ancak geçen gece Getafe'de farklı bir şey gördük. Birkaç dakika boyunca akıcılık, kolaylık, sadelik, uyumlu bir oyun vardı. Mimarı ise Kroos'un beyaz kramponlarının açtığı kel alana yerleşen Arda Güler'di; topu yakaladı ve Madrid'i harekete geçirdi.