Tiroid kanserinin teşhis ve tedavisindeki ezber bozacak araştırma

ABD'de Florida Uluslararası Üniversitesi'nde tiroid kanserine dair yapılan bir araştırma, yakın gelecekte kötü gidişli tiroid kanserinde büyük cerrahi işlemlere, ağır radyoaktif iyot tedavilerine gerek olmayabileceğini ortaya koydu.

Son Güncelleme:

ABD'de Florida Uluslararası Üniversitesi Cerrahi Onkoloji ve Endokrinoloji Bölüm Şefi ve Miami Kanser Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Seza Güleç ve ekibinin 250 hasta üzerinde yaptığı araştırma, yakın bir gelecekte tiroid kanserinin teşhis ve tedavisindeki ezberleri değiştirecek. Araştırma, kanser hücresinin genetik özelliklerine bakıldığında her hastaya standart tedavi uygulanmasının gerek olmayabileceğini gösterdi. Bu da şu anlama geliyor; her kötü gidişli tiroid kanserinde büyük cerrahi işlemlere, ağır radyoaktif iyot tedavilerine gerek olmayabilir.

Gen haritalama tekniği ile kanserin türüne değil, hücre çekirdeğindeki kanserleşme sürecini başlatan asıl nedenlere göre tedaviler düzenleneceğini belirten Prof. Dr. Seza Güleç, "2000 yılında tamamlanan İnsan Genom Projesi'nin ardından 2005'de başlatılan Kanser Genom Projesi (The Cancer Genome Atlas) sayesinde kanser tanı ve tedavilerindeki tüm dengeler değişti. Gen haritalamanın kanser hücrelerine uyarlanmasıyla yakın bir gelecekte teşhis ve tedavide kanserin türü değil, kanser hücresinin moleküler yapısı önem kazanacak. Yani bir hastada akciğer kanseri mi, böbrek kanseri mi olduğunun bir önemi kalmayacak; asıl tedaviyi, kanseri ortaya çıkaran hücrenin moleküler yapısındaki özellikler belirleyecek. Çünkü bir kanser hücresindeki moleküler bozukluk aynıysa, cilt kanseri de olsa, akciğer kanseri de olsa hastaya yansıması aynı oluyor. Yani hastalığın ilerleme hızı, tedaviye yanıt verme oranı benzer seyrediyor. Kanserin ne kanseri olduğu değil, kanser hücresinin moleküler yapısı ve haritalandırılması bize yol gösterecek" ifadesini kullandı.

ARTIK TEŞHİS DE KİŞİYE ÖZEL OLACAK

Gen haritalama tekniği hakkında detaylı bilgi veren Prof. Dr. Güleç, "Genetik haritalamanın kansere uyarlanması, standart tedavi paradigmalarını da tümden değiştirdi. Örneğin kanser olmasına rağmen bazı hastalara büyük cerrahi operasyonlar yapılmayabiliyor. 'Theranostic' olarak adlandırılan bu yeni tıp terimi, tedaviyi direkt olarak etkileyen teşhis yöntemleri olarak tanımlanıyor. Kişiye özel teşhis yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde, daha agresif tedavilere gerek kalmayacak. Bugün, tümörün büyüklüğü, neye benzediği önemliyken artık hücre çekirdeğinde, gen düzeyindeki hangi değişiklik kanser hücresinin fonksiyonunu nasıl etkiliyor buna bakacağız. Bu da kanserin gidişatının, saldırganlık derecesinin belirlenmesini sağlıyor. Bir zaman gelecek, artık karaciğer, bağırsak, meme kanseri gibi kanser adları değil, hastalığın neden ve nasıl başladığı önem kazanacak. Bu da süreci ortaya çıkaran genetik moleküler bozukluğun tedavisine kılavuzluk sağlayacak" diye konuştu.

KANSERİN TANIMI DEĞİŞTİ

Kanser Genom Projesi ile en çok görülen kanserlerin genetik tiplemesinin yapılmaya başlandığını anlatan Prof. Dr. Güleç, "Kanser hücrelerinin genetik yapıları incelenip normal hücrelerden farkı ortaya kondu. Bu, kanserin tanımını da değiştirdi. Evet, kanser genetik bir hastalık ama kalıtsal hastalıklarla karıştırılmaması gerekiyor. Kalıtsal etkiyle ortaya çıkan kanser türleri de var (meme kanseri gibi) ama genetik bir hastalık tanımını yapmamızın nedeni, örneğin çevresel faktörlerin kanserojen etkileriyle genleri bozup değiştirebilmesi ve kanseri ortaya çıkarabilmesi" dedi.

DİĞER KANSER TÜRLERİ İÇİN ÖNCÜ OLACAK

 Prof. Dr. Güleç, çalışmanın önemini şu cümlelerle özetledi:

"Kötü gidişatlı (malign) tiroit nodüllerinde tedavi seçenekleri neredeyse standarttır. Tiroit dokusunun tamamen çıkarıldığı büyük bir ameliyatın ardından ağır radyoaktif iyot tedavileri yapılır. Ancak biz bu çalışmamızla, tiroit nodülü biyopsilerinde baktığımız genetik değişikliklerin bize verdiği bilgilere göre ilerledik. Gördük ki, kötü gidişatlı görünen bazı tiroit kanserlerinde bile büyük cerrahi işlemlere gerek kalmadan tedavi mümkün. Çünkü biyopside, kanser hücresinin moleküler düzeydeki haritalamasını yaptığımızda, hangi hastada nasıl seyredeceği ve hangi tedavilere daha iyi yanıt vereceğini öngörebiliyoruz. Bu da hastanın büyük ameliyatlar geçirmesi, ömür boyu tiroit hormonu kullanmak zorunda kalması gibi birçok dezavantajı ortadan kaldıracak. Bu çalışma, diğer kanser türleri için de öncül olacak."

DHA




Sonraki Haber