Ulaşım araçlarının risk olarak birbirinden farkı ne?

Türkiye’de Omicron vakaları günlük 70 binin üzerinde seyrediyor. Aşıların da yaygınlaşması ile birlikte Omicron önceki varyantlara göre daha hafif seyrederken, geçen hafta son 6 ay içinde hastalığı geçirmemiş aşısız kişilerden konser, sinema, tiyatro gibi etkinliklere katılmadan önce alınan PCR testi zorunluluğu kaldırıldı.

Otobüs, tren ve uçak gibi yolculuklar için de PCR şartı kaldırılırken, havayolunda ise uçuştan 48 saat önce PCR şartı saatler sonra tekrar getirildi. Haberglobal.com.tr’ye konuşan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan uçuşların uluslararası bir prosedürü olduğunu belirterek, karar alındığı an geri adım atılmasını beklediğini söylüyor. Ceyhan, “Uçuşlar uluslararası pandemi kurallarıyla yapılabiliyor" dedi.

HANGİSİ DAHA İYİ HAVALANDIRILIYOR?

Uçakta PCR testinin geri gelmesi akıllara tren ve otobüs yolculukları daha mı az tehlikeli sorununu getirdi. Ceyhan bu soruya "Virüsün bulaşmasını yükselten belli faktörler var. Havalandırmanın iyi olmaması. Otobüsleri, uçaklarla kıyasladığınız zaman uçakların çok daha güvenilir, hepa filtreli hava akım sistemi var. Otobüslerde ya da trenlerde bu yok" diye konuştu.

MESAFELER ARASINDA FARK VAR MI?

Sosyal mesafe açısından bu toplu taşıma araçlarında çok büyük bir farkın olmadığını anlatan Ceyhan, "Temasın ne kadar süre devam ettiği önemli. Uçakta 1 saatlik uçuş için ekstra önlem alıyorsunuz ama otobüsle yapılan 12-15 saatlik yolculukta böyle bir tedbir almıyorsunuz. Bilimi bir tarafa bırakın bunun mantıkla da izah edilebilir bir tarafı yok" ifadelerin kullandı.

Ceyhan, test konusunda yaşanan karışıklığın ise evde yapılacak hızlı test kitlerine ulaşmak ile çözüleceğini söyledi.

'UÇAKTA İSTİYORSAK OTOBÜSTE DE İSTEYELİM'

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Doktor Gül Ergör ise “Kişiler toplu taşıma araçlarında belli mesafe olmadan sıkışık bir şekilde çok fazla zaman geçiriyorlar. Hatta şehirler arası yolculuklarda maskelerini çıkarıp bir şeyler yiyip içebiliyorlar. Uçaklarda istenmesi mantıklı ama bunu istiyorsak eğer şehirler arası otobüs hizmetlerinde de istememiz lazım." şeklinde konuştu.

Ergör, otobüslerde şehirler arası uçuşlara göre çok daha uzun süre geçirildiğini ifade ederken, havayolu gibi Türkiye’nin uluslararası alanda hak kaybına uğrayabileceği durumlarda daha hassas olunmasını eleştirdi. Ergör, “Türkiye’nin bir hak kaybının olacağı durumlarda daha hassas davranıyoruz. Ama vatandaşımızın çok da öncelikli bir talebi olmadığı durumda Covid'i görmezden geliyoruz” ifadelerini kullandı.

'OTURARAK SEYAHAT EDİLMEYEN HER TOPLU TAŞIMA RİSKLİDİR'

Şehir içi toplu taşımayı da değerlendiren Ergör, "Metrolar daha havasız. Hepsi çok yoğun kişilerin olduğu, insanların mesafeli olmadığı, ayakta çok sayıda kişinin seyahat ettiği, oturularak seyahat edilmeyen her toplu taşıma aracı riskli." diyor.

"Yer altında olduğu için metroların havalandırılmasına özen gösteriliyor olabilir" diyen Ergör şu uyarılarda bulundu, "Yine de çok fazla kişinin kullandığı yerlerde uygun maske kullanılmıyorsa ve uygun takılmıyorsa, bir şeyler yenilip içiliyorsa risk var. Ne kadar uzun bu yolculuğa maruz kalıyorsanız risklisiniz" dedi.

'ULUSLARARASI BULAŞ...'

Havacılık editörü Tolga Özbek ise bütün havalimanlarının uluslararası çevrimlere dahil olduğunu belirterek, İstanbul'dan yola çıkan bir yolcunun buradan New York'a da, Singapur'a da veya Paris'e de uçabildiğini söylüyor.

Özbek şöyle devam ediyor; "Covidli ve semptomsuz bir hasta havalimanın içine geldiği zaman virüsü artık bir uluslararası bulaşıma sokabiliyor. Oradan virüs kapıldığı zaman, alakasız bir yere gidecek yolcu veya uçuş ekibi de etkilenebilir. O uçuş ekibi yarın başka bir yere gider ve bulaş çoğalır. Bu sebepten uçuşlarda PCR testi zorunluluğu dolayı alınmış olabilir diye düşünüyorum. İkincisi, bazı semptomlara bakarak ülkeler kırmızı liste, sarı liste gibi uygulamalar yapıyor. Böyle bir adım da atılmış olabilir."  

Kaynak: Web Özel