Dikkat çeken analiz: Doların hükümranlığının sonunu o getirebilir
Moskova’nın bu bakış açısıyla, Ukrayna krizinin çeperini kendi jeopolitik kaygılarının çok ötesine taşımaya çalıştığı anlaşılıyor. Bu bağlamda Rusya tarafından küresel etki gücü yüksek iki önemli tez ileri sürülüyor. Bunlardan ilki, uluslararası sistemin politik yapısına ilişkin. Buna göre ABD, uluslararası sistemin çok kutuplu bir yapıya geçmesini önlemek amacıyla Ukrayna üzerinden yeni bir hegemonya kurmanın hesaplarını yapıyor. Bu tezle Rusya, Amerikan hegemonyasından rahatsızlık duyan Çin, Hindistan, Macaristan, İran, Türkiye ve Pakistan gibi önde gelen ülkelere önemli bir mesaj iletmeye çalışıyor. Böylece Kremlin, uluslararası sistemin yapısında tektonik bir kırılmayı tetikleyerek Amerika’dan intikam almayı planlıyor.
DOLARA GÜVEN AŞINIYOR
Moskova’nın ileri sürdüğü ikinci tez ise küresel ekonomik sistemin güvenilmezliğine ilişkin. Putin, Rusya’nın döviz rezervlerine el konulması ve ülkenin finansal sistemden dışlanması gibi ekonomik yaptırımları değerlendirdiği bir konuşmasında, “Herkes finansal rezervlerin basitçe çalınabileceğini artık biliyor,” sözlerine yer vererek Batılı güçleri “hırsızlıkla” suçlamıştı. Bu, önemli bir uyarıydı. Zira ABD, İngiltere ve AB, Rusya’nın dış rezervlerine el koyarak tüm ülkelerin dolar, pound ve avro cinsinden rezerv varlıklarına erişimlerinin dış politika yaklaşımlarına bağlı olduğunun mesajını vermişlerdi.
Devletlerin dış politika davranışlarını, döviz rezervlerinin güvenliğini dikkate alarak belirleme yaklaşımının Batı ittifakını tehdit eden veya onlarla sorun yaşayan ülkeleri bir hayli rahatsız edeceği ortada. Yakın zamanda ABD Başkanı Joe Biden’ın bir kararnameyle Afganistan’ın bloke edilmiş 7 milyar dolarlık rezervine el koyması ciddi tepkilere ve endişelere yol açmıştı. Öyle ki birçok makroekonomi gözlemcisi, bu tür yaptırımların en çok mevcut ekonomik sisteme zarar vereceğini düşünüyor. Bu hususta haksız sayılmazlar. Nitekim ülkeler güvenebilecekleri rezerv paralarla çalışmak isterler fakat yaptırımlar, dünyanın en büyük rezerv parası olan dolara duyulan güveni aşındırıyor ve Batı dışı ülkeleri büyük bir endişenin içerisine sürüklüyor.
Küresel ekonomik sistemin son on yıldır ciddi bir sınamadan geçtiği bilinen bir gerçek. Bu süreçte ABD’nin doları bir baskı aracı olarak kullanmasına karşı durmak isteyen Rusya, Çin, Hindistan, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi emtia zengini ülkelerin uluslararası ticaretlerinde dolar dışı paralara yönelik bir arayış içerisinde olmaları, önemli bir kırılmaya işaret ediyor. Suudi Arabistan ile Çin arasındaki petrol ticaretinin bir kısmının yuan cinsinden yapılma olasılığı, Rus enerji şirketi Gazprom’un rubleyle ödeme sistemine uymadıkları için Bulgaristan ve Polonya’ya doğal gaz sevkiyatını tümüyle durdurması, Hindistan’ın CAATSA yaptırımlarından kaçınmak için rupi-ruble çiftine ağırlık vermeye niyetlenmesi gibi son aylarda görünürlük kazanan olayların varlığı, doların hegemonik statüsünü tehdit eden gelişmeler olarak ön plana çıkıyor.
Bunların yanı sıra, Rusya’nın altın ve bitcoini enerji ticaretinde bir ödeme aracı olarak kabul edebileceğini duyurması, küresel piyasalarda uzun vadede doların hükümranlığının sonunu getirebilir. Elbette kısa vadede dolar rezervlerinin tamamen terk edilmesi gibi bir durum ortaya çıkmayacaktır. Ancak orta ve uzun vadede, özellikle Batı ile çıkar çatışması içerisindeki ülkelerin kendilerini emniyete almak için dolardan uzaklaşarak yeni bir ödeme aracı arayışı içerisine girmeleri sürpriz olmaz. Kaldı ki çok kutuplu bir dünya düzeni, dünya ekonomisinin ABD’den uzaklaşmasını başlatan en önemli itici güç olacaktır.
Bahsedilen ihtimalleri zayıf bulan ikinci grup analistler, kurulu siyasi ve ekonomik düzenin dışına çıkmanın imkansızlığı üzerinde duruyorlar. Onlara göre ABD, tüm araçları başarılı bir şekilde devreye sokarak Rusya ile Çin’i ve bu ülkelerin kuyruğuna takılan diğerlerini kendi sınırları içinde tutmaya devam edecek. Bu bağlamda Moskova’ya uygulanan yaptırımların, Rusya’yı çevreleyen ülkelere yapılan askeri yardımların ve Ukrayna’ya verilen askeri desteğin, Rusya’nın hayallerini ve iddialarını söndürdüğünü ileri sürüyorlar.
Batılı müttefiklerin bu çatışmayı Ukrayna’nın dışına taşırmamak için tüm araçları seferber ettiği kolayca görülebiliyor. Bu nedenle müttefikler için hayati olan, Ukrayna’nın, Rus saldırganlığının başladığı ve bittiği yer olması. Şayet bu olasılık gerçekleşirse, başta Çin olmak üzere tüm revizyonist ülkeler için Ukrayna, düzen bozucu hareketleri frenleyici derslerin çıkarılacağı yeni bir örneklem niteliği kazanabilir. Ukrayna’daki savaşın şimdiye kadar Rusya’nın askeri imajına büyük zarar verdiği rahatlıkla söylenebilir. Bununla birlikte ABD ve müttefikleri, Rusya’nın Ukrayna’da askeri başarısızlığa uğramasını sağlayarak hem Rus silah sistemlerine ve askeri gücüne, hem de Rusya’nın “kutup olma” iddiasına duyulan güvene ağır bir darbe indirmiş durumda."
Kaynak: AA